Ah, o gözlerdeki ateş nedir?
O cilvedeki yakıcılık nedir?
Ben gözümü hep kaçırdım,
Ondaki bu güzellik nedir?
Kaltaban! Gebermeye de yakınsın,
leş olmayada.
Yılanın son çırpınışı,
eşeğin son anırışı.
Melun! Kokuşmaya da hazırsın,
birisi yüzüme kar topu attı,
buzlanmış olan kar yüzümü yaktı,
soğuktan gözümden yaş aktı,
aslında yaptığım hatanın bir cezasıydı.
Sen bizim gönlümüzde birinci olacaktın amma,
okey masasında dördüncü olmayı seçtin.
Sen bizim soframızda gül şerbeti olacaktın amma,
meyhane sofrasında mey olmayı seçtin.
Eren Efendi, soğuk derler,
Yüzü asık, kibirli derler.
Canı tatlı, yorgun derler,
Bilmezler bunların sebebini.
Eren Efendi, ermiş derler,
Çekmeköy yolları dar,
Gelemem çok trafik var,
Alamaz beni koynuna,
Yarimin kolları dar.
Geçen sene olanlar,
Bu senem de yoklar,
Bakalım gelen senemde,
Azrail kimi yoklar?
Neredesiniz kızıl melunlar?
Ağaçlar altında uyuya mı kaldınız?
Neredesiniz ziyankar evlatlar?
Parklarda sarhoş mu kaldınız?
Gömün beni İstanbul'un bi-vefa toprağına,
Atın beni boğazın vicdansız sularına,
Asın beni Gülhane'deki ceviz ağacına,
Ey Hüda! günahlarımla geldim karşına.
Bilmezler imtihanı pek kolay olanlar,
Muhammed gibi Nur'a mı çıkayım?
Musa gibi Tur'a mı çıkayım?
Nuh gibi Cudi'ye mi oturayım?
Yakarışlarım yetersiz mi cevabına?
Bir ateş yanıyor ortada,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!