Varlığından haberin olsa da bir gün sorsan
Ben senin hayalinle tek nefessiz yaşadım
Bana inanmıyorsan hayaline bir sorsan
Ben senin varlığından ihtimalsiz yaşadım
Derin bir iç çekişin yıllar aldı ömrümden
Ben sana yalvaramam, demem ne olur gitme.
Bilme lisan-ı hali, ardına bile bakma.
Uğruna heba olan koca bir ömrü görme,
Tebessüm bile etme, bir teşekkür et bari!
Gönlünü Hakk getire, gözü beni görmez mi?
Eğer günün birinde yapayalnız kalırsan,
Etrafında da olsa hayatındaki herkes,
Uzaklara dalıpta aldığın her bir nefes,
Verirken fırtınalar koparsın istiyorsan
Bil ki o an ki hâlin, benim hâlimle yeksan.
Bir kere gönülden verdi mi ikrar,
Ölüm pahasına dönülmez artık.
Bizde söz gönülden bir kere çıkar,
Başka bir kişiye meyletmez artık.
Geri alan da o, veren o ise.
Öyle beylik laflara hiç lüzum görmüyorum.
Bir gün, “Ben yokum! ” dersen, ne yapabilirim ki?
Unutmak konusunda, birkaç yıl demiyorum;
Ama olsa olsa kaç ömür sürebilir ki?
Doludan korkusundan, yağmurlara koşuyor.
Beterin beterinden, betere sığınıyor.
Fırtına korkusundan esip gürlüyor bazen.
Ürperten sessizliği ondan bozuyor insan.
Üzmektense, mesela, üzülmeyi yeğliyor.
Söyle kardeşim.
İşitsin Ayasofya.
Haykır o özlenen gür sesinle,
İnlesin Mescid-i Aksa.
Batı düşüncelerinden sıyır aklını.
Fikrine İstanbul,
Kederimle baş başa izlediğim nehiri
Çevirip size doğru salmadan rahat etmem.
Bedenimi zehirler ruhumun panzehiri,
Son nefes dudağımı yakmadan rahat etmem.
Pek umursamıyorum artık sözlerinizi.
Yağdırılan şu yağmur, yere düşen her damla;
Kafir sebep yaramdan toprağa akan kanla,
Din ve vatan uğruna alıp verdiğim canla
Bir buket harman olsun, benim şahidim olsun.
Baş ucunda al bayrak, kimsesiz bir mezarlık.
Senden de öte bir sen vardır benim içimde,
Beni böyle muteber, ulvi görme desende.
Sana dair hislerim senden kadim içimde,
Sırrın sırrını böyle, yere serme desende.
Deme, gördüğün her renk beni düşündürmesin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!