Bakışların sırlarını açıklıyor
Davranışların yolcu
Anladım gitmeye meyillisin
Artık duruba uymaz halin
Gözden düşmüşüz gönülde yokuz
Bitmişiz bir kalem gibi
Gün batarken anladım her şeyin göçtüğünü
Gün batarken anladım bir kedinin yürüyüşünü
Gün batarken kaygılar çekiliyor şehirden
Pişmanlıklar pusu kurmuş bekliyor
Yastık yatak seni ağırlamak için hazırlanıyor
Evde soğuk bir telaş sanki herkes ölüme hazırlanıyor
Hırslı insanlar
hem kendilerini hem çevrelerini
madde alemi için yaktılar
İnsanların hayatlarından çaldılar
Sonra dünya malıyla
kimsesiz bir gariban gibi
Kuş kanatları kadar hafif
bir hüzün elimizdeki
Sonbahar kışı beklerken
Ruhumuzda soğuk bir hüzün
İnsan yanılgı içindedir her an
Sevildiğini bilmez
Sevdiğini görmez
Güçlü olana saygı duyar
Menfaati olanı sever
Umduğunu bulamaz insan
Bir tarla başında sonsuz uykuda
Kasım yağmurlarında ıslanmışsın
Soğuk bir gecenin ortasında
Bir sokak köpeği ulurken gökyüzüne
Hırslarınla korkularınla çaresizliklerinle
pişmanlıklarınla başbaşa kalmışsın
İstanbul Beyoğlu'nda bir bayram sabahı
Hava olduğunca güzel
Hava da neşe var
Gam ,keder ,bela uykuya dalmış
Bir Ermeni çocuğu elinde bir şeker
Heybetli bir cami avlusunda koşuyor
Gece çökmüş kış ortasında çığlık atar dizelerim,
Büyülenmiş bir diyardan size selam getirdim.
Ölümle -nefes dansında sanki bir perdeyim,
Titanik misali batar gemim mecaz derin lafım peşin.
Kan deryası bir şehir ve yeraltında solan çiçekler,
Çok düştüm
Çok debelendim
Çok yaralandım
Hepsinden kurtuldum da
Artık olanları aklım almıyor
Kendimce taktık ürettim kimse beni üzemeyecekti
Bir depresyon otelinde
Yedi yüz liralık oda
İçinde banyo bile yok
Tahtakurusu cirit atıyor güreş tutuyor
Sırtımda acayip bir kaşıntı
Bataryası bitmiş tuşlu telefon



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!