NİHAL’İMLE SEYR Ü SÜLÛK
(Mistik, Tasavvufi, Alegorik Risale)
I. ŞARAP KAPISI
Nihal’im, senin bakışların kadeh oldu bana.
O kadehten içtikçe ben değil, nefsim eridi.
Sarhoşluk üzümden değil, senden gelen nefesinle mayalandı.
Aşkın şarabı dudaklarında damıtıldı.
Ben, o şarapta kaybolan yolcuyum.
II. ZEHİR VE MERHEM
Sensizlik her yudumda zehir sundu bana.
Ama aynı zehir kalbime tohum oldu, çiçek açtı.
Ayrılığın acısı, vuslatın sabrını öğretti.
Nihal’im, senin yokluğun bile bana öğretmendi.
III. ZİKİR VE MESTLİK
Adını her anışım bir dua oldu.
“Yâr!” dedim, kalbim semâya döndü.
Dilimin zikriyle ruhum mest oldu.
Senin adın, içimin mescidinde okunmuş ezan gibiydi.
IV. GÖZYAŞI ŞERBETİ
Nihal’im, gözlerimden akan yaş, şarap gibi mayhoştu.
Her damla, kalbimin taşını yıkayan su oldu.
Gözyaşı; bedenimin tuzu, ruhumun terbiyesi...
İçtikçe benliği unuttum, kalbi buldum.
V. GÜL VE KAN
Aşkın kırmızısı bağbozumundan değil, gülün kanındandı.
Nihal’im, dudaklarından düşen ah, bana şehadet şerbeti oldu.
Aşkın, ölümü bile hayat kılan sırra dönüştü.
VI. ZAMANIN SARHOŞLUĞU
Zaman aktı, ben içtikçe zaman mest oldu.
Saatler pervane gibi gözlerimde döndü.
Her eksilen an, vuslata bir adım daha yaklaştırdı beni.
Çünkü seninle an; sonsuzluğun parçasıdır.
VII. SEMÂ VE ATEŞ
Gece bir meclis kuruldu gönlümde.
Âşıkların semâsında kalbim döndü.
Kadehte değil, yüreğimde dönen ateşti aşk.
Ben pervane, sen kandil; yanmak, vuslatın diliydi.
VIII. GÖZLERİNİN İKSİRİ
Nihal’im, ben şaraptan değil, gözlerinden içtim.
O bakış hem ölüm hem hayat, hem zehir hem devaydı.
Unutturdu faniliği, hatırlattı ebediyeti.
Senin gözlerin, kalbime yazılmış sonsuzluk ayetiydi.
Kayıt Tarihi : 27.6.2025 12:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!