En güzel yıllarımız da altından kalkamayacağımız yüklerin hafifliği sırtımızda iz bırakır oldu. Belki o hafiflik zamanla bizi alıştırdı ve dünyanın ağırlığı o kadar umurumuz da değildi ki aynaya baktığımızda ne kadar yaşlandığımızı görmez olduk. Umrumda mı asla! Ne kadar batarsak o kadar hafifliyordum artık. Çıkmazın içinden çıkmayı öğreniyor itekliyerek gittiğimiz yolda koşmayı öğreniyor, yaralandığımız anda yaramızı sarıp yola devam ediyoruz. Vazgeçmiyorum, vazgeçirmeye çalışan zihnimi bile kandırıp yola revan oluyorum. İşte bizim günümüz böyle geçiyordu. Asla unutma! Neyi niçin yaptığını. Sakın şunu da unutma! Şu an şu saatte ne düşünüyorsan gelecekte ki kazancın dan ve hayatından zihninden kayıplar yaşayacaksın aslın da benliğine zarar veriyorsun. Gelecekte ki sen ! Sana her dakika sövüyor olacak. Şunu hatırla şuan kaybettiğin şeyler için şanslı ol sen kendini zaten biliyorsun bırak kayıpların kadar ruhun hafiflesin,etrafındaki yaşayan ölüler farketmesin.Hayat dans etsin sen ise sadece saklanarak izle neden mi? Çünkü zamanı geldiğin de onlar seni izleyecek.
Hayat değilmi bize bunları öğreten. Olay doğduğumuzda başlamaz mı aslında? Varoluşsal bir sebeb ten geliyor aslında bu Umut! İnsan hiç kaybetmemeli bu duygusunu. Bu 5 harften oluşan bir kelime değil insan olmanın temel gayelerinden biri aslında. Doğarken büyük umutlarla dünyaya gelen insan Şefkat! Duygusuyla tutunuyor dünyaya ilk nefesinde annesinin gözünden düşen bir damla onu başka bir duyguyla tanıştırıyor Sevgi! Evet hiç bitmeyen bir sevgi bu aslında bunu içimizde büyütmek için o yani Mutluluk! Gerekir. Her insanın mutlulukları farklıdır aslında kimi farklı duygulardan mutlu olur kimi Öfke! Den aslında kötü bir his oluştursada hayattın en temel arzularından biridir kendisi. Evet tüm duyguların zerresinden oluşuyor bahsi geçen sanki hepsinden bir tutam alıp harmanlanmış sanki sadece bizim için bir ışık o yolumuzu bulabilmemiz için tüm yaşantımızı onu aramakla geçirmiyor muyuz? Bazen farkedermiş gibi oluyoruz ama yanılmıyor muyuz? Farklı şehirler de farklı tenlerde arıyoruz sanki yönünü arayan kutup yıldızını arayan yalnız çaresiz olarak doğmuşuz bu duygu bize doğuştan değil hayatımızı yaşarken hayatın kendisi tarafından bahşedilmiş onu bulmak zor. o kutup yıldızının içine hapsolmuş bir ışık(Aşk)! Ya bu dünyada onu ararken kaybolacağız ya da duygularımızın pusulası olarak o ışığa ulaşacağız... Farklı insanlar olsakta aynı duyguları yaşayan kalplerde büyüyoruz aslında bu duyguların hep farkında olman dileğiyle nice mutlu yıllara tek dileğimiz o ışık olsada :)
Aslında dünyanın bir parçasıydı kaderine mahkum olup dünyayı aydınlatan bir ışık oldu. Aslında kopamamıştı koparamamıştı kendini dünyadan. Uzaklaşamamıştı uzaklaştıramamıştı. Çekimine kapılmıştı dünyanın. Ne kadar çok uzağında olsada bir parçasıyla insanlara yardımcı olmaya çalışıyordu aslında. Kiminin yoluna ışık, kiminin gecesine huzur, kimine ise umutlarına bir ufuk olmuştu benzersizliğiyle. Vazgeçemiyordu dünyadan, tabiki dünya da ondan. Aralarında ki bağ bambaşka bir şeydi.Yıllar boyu merak uyandırsada bu insanların kafasında. Çok az sevgi gösterdik biz ona. Bir sevgi miydi bir aşk mıydı bilinmez ama. İnsanlara göre bu tam manasıyla kaderin bir mahkumiyetiydi aslında. Lakin yaşamı ortaya çıkaran bir mahkumiyetti. Ancak bu mahkumiyetin sona ereceği an aslında mahrumiyetin dibine vuracağımız andı! Kimimiz bunu bilmeden kimimiz ise bunu farketmeden yaşıyor olsakta şu anda! Dünya bile yalnız yaşayamıyorsa bu yalnızlık insanların ne haddine..! Kadere inan ki o ışık hiç sönmesin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!