Sallanan bir avize başımın üstünde
Karşımda ayrılıklardan kalma bir hüzün
İçimde sana varacak trenler
Öyle şaşkın şaşkın beklerken pencerende
Gülüşün doğmamış bir sandal sanki ellerimde
...
Güneş doğsun bırak gözlerine
Amansız bir gecenin ardından
bir umut besleme bırak herşeyi gökyüzüne
Hepimiz bakmıyor muyuz yeryüzünden
O uçsuz bucaksız mavisine
...
Ömrüm loş bir perdenin ardında
Sensiz bitip gidecek
Kimsenin benden haberi olmayacak
Ama seni bilecek bütün sözler
Bütün kitaplar seni yazacak
Son nefesime kadar
Birkez daha uzandım kendime
Çok kez beklemişken ellerinde
Sarılacak iki ömür kalmadı bende
Anlatacaklarım tek tek tükendi kelemimle
Söyler misin Yoldaş'ım bilmez miyiz seninle
Küçük bir çocuk öldürdüm içimde
Bir kuklayım insanların gölgesinde kalan
Bir kalbim bile oldu içine seni alan
Kimsecikler görmesin diye iyice sardım
Bulamadım fikayalı mendiller Üsküdar'dan
İndim Galata'ya iki olta aldım
Biri benim kollarımda diğeri balığın karnında
İnatla kalkıp oturdum karşında
Hırçın bir oyun oynar gibiyim
Sokak lambalarını söndürdüm
Perdeleri açtım
Usul bir şiir koydum karşıma
İçimdeki fırtınalar dindi mısralarla
Daraldı duvarlar, sıkıştı zaman
Nefesim yetmiyor, Allah'ım aman
Koşsam da çıkış yok, kaçış hep yalan
Düşlerim çırpınır, uçurumun kenarında
Beyaz bir papatyanın kolları gibiyim
Kendinden başka herkese gülen
Bir seviyor bir sevmiyorum
Özümden ötesine bakıyorum
Sapsarı kalbimden uzaklarda ağlıyorum
Sen bir yaprağın acısını bilir misin kimse görmezken
Kendime bir oda kurdum
Kapısız ve ışıksız
Duvarlar bin parça
Suskunluğum karşımda
Bir ses var içerde
Ey gökyüzü sırlarını söyle sessizce
Yıldızlar düşer yüreğimden hece hece
Bir rüzgâr ki, çağlardan süzülür usulca
Taşır, bilinmez bir aşkın kucağına
Dağlar susar, yalnızlık konuşur derinden
Gölgeler iner, ruhum kaçar bedenden




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!