Bir an donar kalemim Sırçalı sarayımda
Harf harf dökülür kanım bu hiçlik girdabında
Saatler bir urgan gibi sarar bütün ruhumu
Bir meşveret meclisi bir idam sehpasında
Billurdan sesler gelir gece karalığında
Hatırladım akşamdan kalan hüznü
Ne menzili belli ne yolları görülür
Gül kokan uçurtmalar asumanda süzülür
Hatırladım manada yitip giden bir ömrü
Önce bir ıtır kokar titrek yaz akşamlarında
Bu gözler miydi varlığın esrarında süzülen
Gölgelerle örülmüş bu ebedi gök benim
Biz sukut erleriyiz sonsuzlukta titreyen
Hakikat aynasında bu yansıyan yüz benim
Bu halvet meclisinde bir varmış bir yokmuşum
Kim hangi mevsim hangi saat kapımda
Avucumla silerken çocuk gözyaşlarımi
Varlık aleminlerinden süzülürken yokluğa
Yumarken gözlerimi gümüş renkli uykuya
Kim bilir hangi gündü beni benden aldığın
Kimdir bu ben? Kimdir karşımdaki hayalet
Hiçliğin ortasındayım kızılca bir kıyamet
Erirken kelimeler yıkıldı bak her duvar
Zihnimde kaybolan bir kudretin rüyası var.
Kimdir bu ben? Kimdir bu yitik kimlik?
Hayallerim vardı ömrümden daha uzun
Yumruklar sıkıldı betondan duvarlara
Sokaklar aradım beni sarsın ve uyutsun
Kanatlandı gönül kuşum uçta taa uzaklara
Bir sırra ermekmiş meğer ömürlük düşün
Beklemez mi ufuklar yeni doğan sabahı
Küflenmez bir hakikat taşıyor ıstırabı
Sarsılsa da gök kubbe inlese de yeryüzü
Müjdeler bize her ölüm, doğacak inkılabı
Ömür biter gün eksilir saatlerin sesinde
Gözler dalar uzaklara,kaybolurken ağaçların gölgesi
Bir çocuk fısıldaşır öteler ötesinde
Gözler hazinleşir akıp giden zamanın eşiğinde
Yazdan kalma çiçekler sararır eski hatıralarla
Ötelerde kızılca bir kıyamet kopuyor
Yıldızlar ülkesinde yitip giden yiğitler
Başlar göğe yükselmiş yumrular sıkılıyor
Eriyor mum ışığında dipsiz kara geceler
İskelede beklerken sabah rüzgarlarını
Uyansın artık zaman, silkinsin ölü ruhlar
Haykıralım tarihe yıkılsın kadim surlar
Göklerden inen nida çarpsın her bir sineye
Yıkılsın korku şehri maskeler düşsün yere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!