Sahrada koşturan papatyam
ıssız geliyor duman kendine iyi bak
kırgın yangına sarılan orman oldum
asfalt atılmış yorgunluğumada, göğsümden kalkmıyor
buralarda hiç vurulmazdım
oğlak gibi vuruldum
kevgire döndü akmasa da damlayan hayatım
galyana gelmiş hayatlar hep terso
her gün çimene basamadan terso üstelik
yalıtılmış kargaşamız da terso
ete kemiğe bürünmüşüz ruh şaibeli
sen ise benden uzakta evrenin ücrası
karmanın çeldiği yollarımın uzak yerleri orası,
taa nikahında belki.
ben senin uzaklaşman da markaj'ım yavrum
uzlaşamadığımız akıl oyunlarının şeffaf koşusu
ağaçkakanların ortasında çatlağım dikalası
mamafih yağmur gibi ah-larla zindan seçimlerimiz
yangın ortasıyken kuluçkası aşkın
bahaneler son sürat alnımıza çatar
bacakların hep kucağımda güzel bunu da böyle bil.
belini öpemeden,
dağılmaz ıssız duman, gözünün kahve rengisi
soranlar olunca anlatırsam seni
and olsun yakışmaz o saflığa
Soldu çiçekler paralel saksıda
asılı kalmaktan apartmanın ankastresinde
konsomatrisi olmuş temmuzun göbeğine
bu havada çiçekmi alınır ayrıca
ayrıca bi bezmelelik ezkaza
unutmuştum,
içim geçmiş.
kabuslar didişirken çamurda meranın
ansızın dank etti iflahsız,
göğüslerinin har'ı mayorka gibi güzelim
dilek havuzundan hallice sade çekiciliği
beklentisiz ve telaşsız mutluluk divriği
intihar karnavalı içimin detay cizgileri
şehrin en güzel evlerinin yağmuru,
önünden geçtik diye sokak burgu,
haklıydın nuh gibi
şehrin en güzel evleri dolapderenindir.
Kayıt Tarihi : 12.3.2020 00:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!