Bizler birer yolcuysak, kimdir arzın sahibi?
Tesadüfen kurulmaz elbette ki böyle dar!
İkramına bakınca; eşi, dengi yok gibi;
Sonsuz Kerem sahibi, olmalı şu mihmandar!
İlk emridir Kur’an’ın; elbette ki okumak
Mevla oku dediyse; beti oku demedi!
Ancak benim ismimle, diyor ise oku Hak;
Hoşu oku dedi de; kötü oku demedi!
Kamil Mürşid ararken, gafiline olma ram!
Ermek iken niyetin, kalmayasın dinde ham!
Doldu, taştı pazarlar, böylelerle ey salik;
Kapılırsan birine; bulacaksın bence gam!
Bir adem’sin sen madem;
Nankör olur mu adem?
Bence yolun yol değil;
Yanlış yolda o kadem!
Rabbin böyle Kerim’ken;
Alma işi gırgıra;
Şaka değil şu sınav!
Çok kapılma hırgüre;
Eder seni şeytan av!
Bir defadır gelişin;
Ey her şeyin sahibi; bize bol, bol şuur ver!
Lütfedip de vermezsen; olacak ömür heder.
Biliyorsun çok kullar, mahrum yaşar o şeyden;
Sen etmezsen merhamet; kahir’i od’a gider!
Madem sonsuz rahmetin, vermek ile tükenmez;
Ölüm, yeni bir doğuş, zannetme ki, bir zulüm!
O, likadır Mevla’ya, korkma mevtten be gülüm!
Niye mühim tefekkür, düşündün mü hiç ahi?
Niçin geçmiş önüne, ibadetin o sahi?
Zira mecbur bulmaya, Halık’ını bir akıl!
Yoksa helak olurdu, olsa bile kul dahi!
Sefa yeri değildir, sınav yeridir şu dar!
O iş için bambaşka, bir diyar-ı aher var!
Zevk-i sefa isteyen; kazanmalı sınavı!
Yoksa dünya ve ahret, edecektir kul zarar!
Ey çok dile aşina; ne der deprem de sence?
Bilmiyorsan o dili; sor bilene sen bence!
İkaz eder kulları, o lisanla yaratan;
Anlat bunu sen hemen; çocuk, yaşlı ve gence!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!