Ne tuhaf bir duygudur,
İnsanın insanı vurması,
Kanıyla yükselip;
Istırabıyla mutlu olması..
Masum bir çocuğun düşüne sıkılan kurşunun kahbeliğinden bihaber;
rezm ü bezm arasındaki hayata itafen:
Çok hayasız sayılırım bu gerçek;
Ama ne yapayım?
Anka kuşunun gölgesinde yaşadıklarımı,
Kaf dağının tepesinden yazıyorum...
Yıldırmıyor bilesin,
Göğe gerilmiş bu teller,
Ayağımı kesen hain prangalar,
Ve etrafımı saran bitkin ve bir o kadar
namuslu taş duvar
Hem insan isterse;
Hünerli ellerin yurdudur Anadolu.
Şefkatli yüreklerin hür fikirlerin;
Esarete tahammülsüz zihinlerin.
Bozkırında uçurtma uçurduğum;
Koşup eğlendiğim;
Esaret dolu ömre anlık özgürlük sığdırdığım.
ilmin denizine atılan bir kanca;
Ve çırpınan solucan,
Suyun dışı:
''Maneviyat'''
Kötü balık,
Mücadele;
İnsanlık muammasının altında kalan bir düştü oysaki;
Merhamet kadar anlamlı,
Ve bir o kadar acımasızdı.
Dostluk kadar uzaktı yüreğimizden;
Haliyle hünerli ellerimizden.
İstanbul'un hışırtılı yağmur sesleri;
Toprak kokusunu getiriyor baş ucuma.
Ama en sağlıksı..
Bu cezbe salan rahmet sesini,
Bir evsizin avuçlarında yaşamak.
Korkunç gecelerinin sabahına hasret;
Kurşunu sırtından yemiş bir faili meçhulüm.
Kısıtlı düşlerime sığdırdığım hayallerle,
Yerde boylu boyunca yatıyorum.
Haykırışımı,davamı bırakmanın acısı.
Dünden öncesi yoktu,
Yarından sonrası gibi.
Ve sen dünden sonra bir hiçsin,
Benim için;
Bu yüzdendir beni cezbe salan,
sen olma isteği...
Gecenin karanlığı aslında yüreğimi aydınlatıyor,
Bu zifiri karanlık;
Ömrümün en güzel anı oluveriyor.
Gündüzleri sevmiyorum.
Kabul etmeliyim!
Bir Necip Fazıl edasıyla yaklaşıyorum gecelere.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!