Ve şimdi beynimin en ücra köşesinden başlayıp parmak uçlarıma kadar hissettiğim bir derdin ızdırabını işitiyorum. Yaşımdan çok şey duymuş, yalnızca kendimi duymayan kulaklarımın içinde.
Ağulu bir tastan içmişim gibi, yaşamımın geri kalan zehrini yaşamaya devam etmek zorunda olduğumun zehirlenmesinin bir çaresi yok tıbben. Ve tek kurtuluşu kendimi asmak olan bu zihinsel ve ruhsal gerilemenin, Hak katında günah olduğunu, fakat tıpta başka bir çaresi olmadığını seziyor sanki hücrelerim. Sanırım aklımı yitirmek üzereyim.
Allah ile aramızın açılmaması için yaşamaya devam etmenin korkusunun kokusu geliyor burnuma. Burnumdan nefret ettiğim saatlerdeyim. Nitekim kör gözlerimle baktığım dünya pek de büyük değilmiş oysa, aklımı ve beynimi kemiren ızdırapların yanında.
Yürüyorum bin yıldır arzda
Kunduramın topuğunu Berlin Duvarı’ndan atlarken düşürdüm
Yırtık çizmem su alıyor Paris’in çamurlu sokaklarında
Sığıntı bir mülteciyim, iltica hakkım elimdeki çuvalda
Bulgar sınırında kurşuna diziliyorum
Biliyorum, yaşamak kula farz da
Kalbimde Bir Taş, Sokakta Toz
Bu düzen, bu yalan, bu kirli tezgâh,
Kimin ekmeği helal, kimin alnında ah?
Cebinde para, gözünde perde,
Hakikat sustu, meydan kaldı namerde.
Kapanmaz Yara
Bir sokak lambasının gölgesine sığındım,
kendi ağırlığımda ezilen bir taş gibi.
Gökyüzü, paslı bir bıçakla kesilmiş,
kanıyor gece, damla damla içime.
Kül ve Kın
Düşer göğe bir taş, yankılanır kından,
Zaman susar, akrep döner zindandan.
Ne bir bahar, ne dalında çiçek,
Yürek, kemiğe zincir, tende gerçek.
Su testisiyim kırıldım yolunda
Annem çiçeklerini en son geçen bahar ekti
Suretin vakitsizce gözlerimdem sekti
Biliyorum vuslat yok sonunda
Azrail Seherde göğsüme çöktü
Nermin
Seni görse yüzbaşı pusat,severmi bilmem Güntülü'yü
Yada Burkay Açığma-Kün'ün ızdırabından'mı ölürdü
Ah Nermin bu ne efsunkarlık,aklımı başımdan alır
Görse cemalini Atsız,adına yazmak için tanrı'ya yalvarır.
Şiiri anan şair
Şairi anan şiirler gibiydi yüzün
Düştüm Nişabur sokaklarına, suretini arar gözüm
Bilemem, yar hangi vakit gelir
Nermin’den gayrı sevenin Allah belasını verir.
Nermin, bir çağın göğsünde saklı kehanet,
dudaklarında suskun bir çağlayanın tınısı.
Gözlerin, tan vaktinde kırılmış bir ayna;
yansımasında evvelin ve ahirin yankısı.
Adın, eski bir tapınağın taşlarına kazınmış,
Bir sokak lambasının gölgesine sığındım,
Ankara, gri, beton, suskun,
Kaldırımda bir iz, belki benim, belki değil.
Sanki gidiyorum, sanki hiçbir yere varmadım.
Kavaklıdere’de bir kahve,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!