Evrenin o uçsuz bucaksız,
duraksamaya bile izin vermeden genişleyen varlığında
her şey değişir…
Dünya döner,
Güneş sistemi savrulur Samanyolu’nun kütle çekiminde;
Samanyolu ise Andromeda ile
adeta birbirine kenetlenmiş iki el gibi
sessiz ufuklara doğru göç eder.
Hiçbir şey durağan değildir aslında…
İçimizden geçip giden nötrinolar,
her an bağlanmak isteyen kuarkların etrafında
çılgınca dans eden elektronların nabzı,
her yönden fırlayan enerjinin
fotonlarla bıraktığı milyonlarca yıllık ayak izleri…
Tüm bunlar,
değişimin kadim şarkısını fısıldar.
Güneş suyu buharlaştırır;
su görünmezliğe karıştığını sanırken
kış gelir, şekiller yeniden yazılır.
Avuçlarımda kar topuna dönüşen o su
parmaklarımın damarlarını daraltır,
ısmarlanmamış bir sızıyla konuşur.
Akarsu, sabrı öğrenmiş eski bir bilge gibi
duran taşı eritir, vadiler çizer.
“Hareketsizim,” diyen bir taş bile
zamanın ellerinde yorulur,
çürür, aşınır, toza dönüşür,
rüzgârın avuçlarına düşüp savrulur.
Her yerde değişimin görünmez imzaları vardır.
Ve bazıları
zamanı durduran şeyin aşk olduğunu söyler…
Oysa aşk bile
sözle değişir, davranışla evrilir,
akışın hükmünden kaçamaz.
Şimdi görüyorum ki,
milyonlarca değişim sebebi varken
benim değişimim, benim akışım
ve bu akışın içindeki dönüşüm
seninle birlikte.
Kayıt Tarihi : 16.11.2025 17:58:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Merak




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!