Beydağından, köpükler içinde çıkıp akan
Buz gibi suyu anamın sütü gibi içtim
Horata'da, Çöşnük'te bir yıkanmalı insan
Çelik gibi vücut ve iradeyle geliştim
Ne güzel günlerdi onlar, elli yılllarında
Kernek bahçelerinde, Asbuzu bağlarında
Kulaç atmak Tohma'nın, Fırat'ın kollarında
Yürümek Aşağışehrin tozlu yollarında
Yemyeşildi Memleketim elli yıllarında
Yeşil bir örtü içinde gizlenmiş yapılar
Tahta çitler, tahta kilitler, tahta kapılar
Yatmak yaz geceleri tahta divanlarında
Herşey mükemmeldi orda elli yıllarında
Ak sakallı ihtiyarlar birer delikanlı
İnsanlar dürüst, insanlar namuslu, imanlı
Hep iyilik ve dua geçen akıllarında
Uyku mahmurluğuyla duyulan ezan sesi
Tan ağarınca herkes işlerinin başında
Yok kimsede bir kaygı, aç kalma endişesi
Kimsenin gözü yok bir başkasının aşında
Bahçemizin içinden akar Derma Deresi
Suyunu çekerlerdi bahçeye çıkrıklarla
Hâla kulaklarımda yankılanıyor sesi
Arada bir inliyor gibi gıcırtılarla
Eyvanlara sürülen öllüğün kokusunu
Duyarak, ta derinden bir kez daha koklamak
Yorgun günün ikindi sonrası uykusunu
Bir daha mümkün olsa o tatta yakalamak
Dökünüp buz gibi suları hamam tasında
Tahtalı Hamamı’nın soğukluk odasında
Ekmeğe katık olur patates salatası
Sular kesildiğinde yıkanma molasında
Bilmiyorum bu özlemler sıla hasreti mi,
Yoksa çocukluk günlerimi mi özlüyorum?
Ne çocukluğumu, ne eski Memleketimi
Bir daha bulmak mümkün olamaz biliyorum
**
Kayıt Tarihi : 6.7.2015 17:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!