Memleket Sevdası
Bende iflah olmaz bir memleket hastalığı var,
Varsın iflah olmasın, derman bulmasın ne çıkar,
Nerede virane eski bir yapı görsem, yaralarım kanar, sızılarım artar,
İçim parça parça olur, yanar ha yanar.
Çocukluğum aklıma gelir önce,
O garip çocukluğum, yetim çocukluğum.
Köşe başında oturmuş teyzelerin dantel örüşü aklıma gelir;
Yahut iki elinde güğümle bir gelinin sokak çeşmesinden dönüşü.
Ah o sokak çeşmeleri!
Akar mı suları hâlâ kurnalarından serin serin?
Yalaklarından kurdun kuşun içtiği...
Nerede bir taş duvar görsem alçacık boylu,
Üzerinden kara dutların yaprakları sarkmış sokağa,
Uzanmış boylu boyunca asmaların dalları,
Bir hüzün çöker ki içime, sormayın.
Öyle koca bir hüzün oturur da kalır içimde.
Ah benim sokağım, yetim sokağım!
Bu derde düşmeyen ne bilsin?
Bende geçmeyen bir geçmiş hastalığı var.
Ellerinde tespihle mescitten dönen aksakallı amcaların,
Huzurunu arar dururum.
Ah ki ne ah!
Şimdi arka safından bihaberiz cemaatin,
Yanı başımızda tekbir getirenden bihaberiz,
Uyduğumuz imamdan, yan komşudan bihaberiz.
Bende derman bulmaz, iflah olmaz bir geçmiş hastalığı var.
Eskici değilim de severim eskileri,
Bilmem ki eskiler mi güzel,
Yoksa eskiden mi güzeldi her şey?
Kayıt Tarihi : 6.10.2025 11:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!