Temmuz'un en güzel akşamıymış da,
Evde kapalı kalmışım gözlerine mekik örüyormuşum.
İstanbul gözüküyor bana ayın geçmiş yansımasında,
Fatih geliyor sonra kılıcını altın kapının arasına sıkıştırmaya.
Tedirginlik görünüyor bana ayın geçmiş yansımasından,
''Her şey sûret olaydı, nasıl açardım ben bu altın kapıları ?''
Diye soruyor Han Hazretleri cenk arasından.
Umut görünüyor bana ayın gelmiş yansımasından.
Âniden doğan güneş tutuyor beni,
Gitar çalmaktan nasırlaşmış ellerimi de senin son dokunduğun tel.
''Cidden,'' diye soruyorum pencereme vuran yağmur damlasına,
''Onun gözlerinin altındaki hikayeyi ben mi açığa çıkarta ?''
Üzülmüş insanların türküsü, şiiri ben mi dinleteyim,
Büzülmüş insanların melodisiz şarkısını ben mi sevdireyim ?
O kurtların arasında maskeli bi' ceylan, nasıl söylerim ?
Sultan Hazretleri altın kapıları açarken,
Neredeydin sen ?
Sen de mi gözükürdün o geçmişin yansımalarında,
Kaliteli pabuçların içinde, bin kere basılı gelmiş toprağın üstünde...
Küfrederim tanrıya, o güzel ayın yansımasında,
-Bi' kaç kere öldüğüm banyomda-
Neden göstermedin, onu, her şeyi gösterirken...
Kayıt Tarihi : 9.10.2017 22:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!