Kaç gece uykuyu bağlayıp bileklerinden
Sayısız dağ dorukladım.
Kaç okyanus aştım yüzerek
Sevinçlere
Coşkulara
Türkülere
Bir tamburun teline takın
Yaşamın terkisinde unutulan sevdaları
Koyun başını
Yüreğinizin dizlerine...
Ne çok kemandık
Ne çok yay inletti bizi
Beni ağlar şimdi
Dilinde tıkalı kalmış antik sevdalar,
Nineleri asalak bilinen ülkemde.
Her gün biraz daha anasıl
Ölmeye dirilen değerler;
Özü yağmalanmış, sızılar içinde
Görkemli kalabalıkların ıssızlığında
Kaç yalnızlık kınalar kendini
Kaç yürek örselenir zırhlar altında…
...
Oysa ben
Başıboş taylar gibi
Al benizli akşamların suskunluğunda
Ömrümün kaç baharını gezer düşlerim.
Gökçe gözlü umutlar çırpar kanatlarını,
Al-yeşil, erguvani renklerde,
Nice baharlara doğarım yeniden...
Erinci al akşam algıladığımız
Alkımdı düşlerimizde yaşam.
İklimler ötesi rüzgar,
Geçitsiz nehirdik oysa;
Bu suskun bakışlar niye?
Yoksa
SUSKUNUM
Ağzının kenarında yırtık bir gülümsemeyle kalan
eski bir avlunun kucağında saklıdır
inmeyi unuttuğum düşlerimin yaşı
al
VURULURUM
Tükenmeye çoğalan ömrün poyrazındayım
Uyusam gece uyanır koynuma
Şiirler sarma saçım
......Zil zurna
Sen yoksun yanımda
Takılıp gidiyorum gecenin ardına
Yol uzun
Hava soğuk
Korku dağlarında konaklı yel gibiyim
Tutunmuşum aklımın iplerine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!