Sükûtu ne kadar çok seviyorsam
o kadar çok seviyorum yıldızları izlemeyi
Geceye yenilmemek için mi
yoksa çoğaltmak için mi içimde geceyi ?
Sızımı
tefekkür ateşinde demleyerek öğrendim,
susarak yaşa/yama/dıklarımızın
payını alıyor bizden gecedeki karanlık
Ve anladım ki yüzüne vurmuyor şavkı
insanın içinde yanmıyorsa ışık !
Zamanın en koyusunda bir dervişin
hummalı bir yangısıdır titreyişim
Göğsüm ki,
Uyuyan serçelere muttasıl bir beşik..
Karakehribar bir kelime şimdi adım
tüm lügatlarda
--Melâl'in ihtiyatsız , mimli firarisi--
Kirpik uçlarımda ağlamaklı gülüşüm
bilmem ki ;
kaç tebessümü kurban etti
abanoz düşüm
Yalnızlığım..
Yalnızlığım , ruhumun kadim şehri
Soluduğum her anın sadakasıdır
nârında kavrularak söndürdüğüm kandiller
Gece ve sükut ; alın yazım
Baharını avare geçirmiş bir pişmanlıkla
arıyorum ağulu merhemimi
Mayısın en yeşilinde gizli kainatın erbainleri..
Sessizlikten
yüzü çiçeklenmiş pejmürde bozkırlar
Kemale ermenin sırrını
bir hamaylı gibi boynunda taşıyan
başaklar hürmetine
yak, erit, yok et tüm sancılı geçmişimi !
Hiç kapanmayacak ; biliyorum !
Parmak uçlarından öptüğüm yaralar ve
tenimde gizlenen uykusuz sabahlar
Çünkü asude bir yolcuyum bu diyarda
koca cihanı avuç içlerinde taşıyan
Hiçliğine tutunmuş bir merdümgiriz
Kendiyle kavgalı
münzevi
isimsiz..
Kayıt Tarihi : 21.10.2025 15:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!