Göz yaşlarıyla çığlık çığlığa bir şehrin geceleri hüzünlü.
Üşüyorum, kenarında denizin.
Ve sarılışların kaçıyor benden.
Uzatsam elimi kaybolacak.
Sırılsıklam her yer
Heryer hüzün, herşey acı ve mutsuz.
"Ulaşılacak saadete kaç kapı daha var... ?"
Yıllardan sonra,
kalabalıklara sağır kesilmiş
Seni yazmak gündüzlerin
en yalnızlığın da.
Hüzünle haykırmak seni.
Ruhun doruğun da,
şarkılara katmak
geceyle bir bütün, olmak.
"Karanlık sönüyor" dedim.
"Yüreğime doğdu güneş" dercesine baktı...
Sana yazılan bir şiir olsaydım.
Ruhunu, dansa davet eden
"Uğruna Şiir yazacak birinin olmaması ne korkunç bir durum.
Her günün aydinligiyla Yaşatıp, hergece öldürmek..."
Darmadağın evim,
"Sana küçük şiirlerim var.
Sana yazma çabasıyla"
Sarıldım müziğin hüzün ruhuna.
"Biraz ağlasam" dedim.
Acı, hüzün işte müzik.
"Işte gece, birazıyla hüzün.
Yazılan şiirlerin sabaha cikamayacakların duygularından.
Ve her kelimeye tutunan gecenin insanları.
Birazıyla intiharları.
Ölmek için şiir okuyanların.
Unutturmak için sevenlerin
Küçük kalbin sevgili küçüğüm.
Yaralı ve acı.
Hüzün,
Büyümeliydin şiirlerle...
"Yapraklarımıza şiddetli şiir yağmurları vurmalıydı.
Ah, Sevgili DİDEM MADAK.
Bazen bir şiir düşer geceye.
Dudaklarındanmı dokuldu, sarıldım.
Dans eden satırlar, davet edermi beni
Yalnızlığına uzanan ellerim buz ve saçlarında.
"Bir şiirin gevezeliğinde geceleri boyamaktı.
Üzüldüm, ağladım.
Sarıldım şiirine.
Şiir sana sarılmakmış anladım.
Seni özledim ve andım.
Seni hissetmekmiş şiir öğrendim.
Ne güzel Şiirler, papatya kokuyorlar.