Bu mevsim kayboldu kalan ümidim
Bu mevsim yarama tuz basar rüzgar
Bu mevsim ılık bir güz yağmurunu
Sokak ortasında yüzüme atar
Toz tutmuş her zaman geçtiğim yollar
Bir gölge geziniyor üstümde
İnce bir rüzgar gibi düşüncelerimden
Satırlarımda bir güfte narin
O saf o temiz sabah melteminden
Soluğunu duyduğum bir yabancı geziniyor
Akşam kızıllığının büyüsündeki sokaklarda
Kızıl akşamüstü ağlıyor gene
Seni arıyordu seni Süveyda
Yalnızlığı ufuklardan yüzdürdü
Yalnızlığı kovalayan Süveyda
Mor salkımlar yollarında yaralı
Ağır ağır geçiyor trenler üstümüzden
Rayların söylediği şarkılarda güfte yok
Sisli bir akşam üstü o boğuk o hazin ses
Dağıldı kaldırımlarda kediler köpekler
Bu dünyanın gecesi gündüzünden ağırdı
-Umutsuz bu beton şehirde seni unutmam
ıtır kokuları duymuyorum atlar yok
yangınlar kavurmuş yüreğimi
bu eller diyarında yok hayat yok
Elime alınca gönül sazımı
Yar benden elmanın alını ister
Gelenden geçenden bir selamımı
Yar benden selamı kesmemi ister
Dağda öter kuşlar adını söyler
Yaşamak sessiz yaşamak soğuk
Bir kasırga sonrasıdır yaşamak
Ruhumu okşayan kuşun kanadı
Kalbe değen tatlı bir söz yaşamak
Satır satır iklimlerden yüzdürdüm
Sessiz kalan hasret çığlıklarımı
Gece yarıları hilali gördüm
Gömdüğüm yalnızlık korkularını
Seninle bıraktım sevmeyi
Orda kaldı yüreğim
Geriye dönüp baktığımda
Hiç hatırlamak istemediğim
Sevda yollarında bulandığım
O mutluluğun satırlarını yaşamak
Gecenin en zindan halinin adı
Susuz geçen bir yaz gibi ayrılık
Bitmeyen bir yolun başlangıcında
Sonu gelmez derdin adı ayrılık
Gül açmayan bahçe, susuz göl gibi



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!