Memleketimin her yeri, bir köyden çok daha fazlası!
Elinde bir çıra, rüzgarda sallanan bir alev, tarlanın içinden tümseklere, tezeklere basa basa ama emin adımlarla ilerliyor.
Gah sallanıyor, gah düşecek gibi oluyor ama eldeki çıra dimdik ayakta. Sanki ulubatlı hasanın istanbul surlarına diktiği al bayrak. Canı ver ama bayrağı düşürme imanı.
Küçük bir dağ köyünde münevver bir öğretmenin yaktığı bir ateş.
Cumhuriyetin ilk yıllarıda değil yıl 1969, Köyde elektrik yok, yol yok. Orman işletmesine ait at tavlasından çıkma bir odada yeni atanmış genç bir öğretmen Mehmet ZİYAM, ilk görev yeri, okulsuz bir köye okul, ışıksız dünyaya ışık olmaya geliyor.
Bir köye bakıyor, bir çocuklara, birde vahşi doğanın ortasında yıldız gibi çakan gözlere. Tüm gözlerde yapmak istediği hayallerini destekleyecek bir ümit arıyor sanki. 4,5 tane köyden toplanmış öğrenci, 2,3 kişi başka köyde okuyan ikinci sınıfa geçmiş öğrenci, sanırım bir iki kişi de 3 sınıfta. Yani ayni odada 10 kişilik bir sınıf.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta