Anne beni şiire beş kala uyandır,
Terk edilme üzerine bir konferansım var
(tek dinleyici ben miyim?)
Damarlarıma acı pompalayan
kalbimi kaybettim hükümsüzdür
Sevgiyi sorgulamanın anlamı yok artık
Kırılgan duygularımızla,
Daha da derinleşiyor
Yalnız benliklerimiz
Ben yine de
Gözlerinin gördüğü yerde olmak isterim
Unutmak mı,
Delisin..
Bitimsizlik olarak girersin sabahlarıma hey,
Güzellik sarar her bir yanımı seni sevdikçe
Lal olur dilim seni söylemez ise bir gün
-Arkadasim Y. Y. Caglar’a-
Yalnızdı Ren nehri,
akıyordu umarsız
baharlari hatirlatan,
çiçeklerden ödünç alinmış
mavili, yesilli ebrulileri,
Geçiyorken ömrün bahar günleri binbir hızla
Yaşamak ne elemdir çokluk içindeki yalnızlıkla
Ak düşmüş şaçlar sonbahar yaprakları misali
Sensin yüregimin tutunacagı tek dal ey sevgili
Hangi gecenin sabahında uyandırır bizi sevgi,
Ne zaman
Bir şir yazmayı düşünsem
Sana dair
Ne hüzünlü kış akşamları
Ne göçmen kuşlar
Ne ulaşamadığım
Her yarın biraz dündür,
Her aşk biraz hüzün
Tekil sızılara kapanır kapılar
Ayrılığın adı yaşamak olsun
Kaç kumdan kule yıkıldı
Tenlerimize hüzün ağları öreliden beridir
Ben yaşanmamış geceleri,
Sen yağmur damlarını sayıyorsun.
Yıldızların altında
Hanımelleri topluyorum
derin maviliklerin
----------huzunlu kalemi
yureginde kac iklim vardir
-------------soyle bana?
Kac ruzgar eser,
---------tutkunun yelkenlerine dolan
Ak mı düşer saçlara, ak,
Yıllar acımasızca süpürür yaşanmışlıkları
İzleri gri lekelerde gizlidir
Siyahlar yaşandıkça siyah.
Yeşilin sınırlarını zorladığı zamanda, yeşil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!