gün ışığı çok uzak
kör karanlıkta gizlenen
beyin hücrelerime...
ama bunu bilmez gibi
perdemi aralayarak
renkleri okyanuslarından daha duru
daha köpüklü
ve daha serin,
ulaşılmaz
uzak
ülkelerin,
tüketiyor zaman
tüketiyor insan sesi,
son mısrası kırmızı mürekkeple yazılmış
sivas şiirlerini...
usta bir şairin yalancısıyım.
hızlı akan nehirlerin en köpüklü yerinde
bıkmadan sabredip
beklerse
insan,
yağmurlar düşer denizin dibine
sırılsıklam çaresiz
anadan doğma...
yağmurlar düşer beynime
delinmiş hayallerimin çürük tavanından.
toprağa yansıyan ışık
yaprakları
gölgeliyor.
zor geçen bir kışın
asırlık ağaçlarda
ben
sevimli
bir haydut...
her gece soyarım seni,
okşayabilsin diye
bin asır arasalar
yinede bulamazlar...
sevdası çürümüş kocaman şehirlerin
yüzüne el değmemiş
kayıp tenhasındayım...
yalnızlık renginde küçük bir gemi geçer
gözlerimin içinden
dumanı kapkara
direkleri is...
korkuyla yol alırken
bozuk bir çeşme gibi damlıyor şimdi zaman
serzenişlerimize hiç aldırmadan.
ucuz birer mum gibi eriyor şimdi ömrümüz
kiraz mevsimlerini
beklemeden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!