Arpalık bir yana, Şeref bir yana,
Nasıl da kıydılar o civan cana,
Bu nasıl komşuluk, söyleyin bana,
Yanarım Şerefim, yanarım sana.
Hava çiselenmiş duman bürümüş,
Mehmet’im, sus konuşma.
Zaten senin şu halin, yüzlerce söz binlerce kelam,
Binlerce şanlı şehide bir de seni kattık vesselam.
Gelsin imam, kurulsun tören, okunsun Kur-an,
Bekletmeye gelmez, öz anası, toprak anası Mehmet’i bekleyip duran.
Alıp götürün O’nu da daha öncekiler gibi,
Ben yayla çocuğuyum sevmiyorum şehiri.
Kara asfalt tutar mı çiçeklerin yerini.
Ruhsuz soğuk betonla kapatmışlar her yeri,
Görülmüyor ortada Veysel’in sadık yari.
Kelkit çayı neydi, benimle derdin,
Üzerim tozlandı suyunu sevdim,
Yolumu şaşırdım girdaba girdim,
Dönüyom dönüyom çıkamıyom ben.
Ne fayda görecem, Kelkit çayından,
Soru geldi aklıma belki de vesvesedir,
Birazcık muhakeme meramımı giderir.
Eğer suçlar ferdiyse cezalar niye toptan,
Cennetin nimetinden mahrum mu kaldık yoktan?
Yasaklanmış meyveden beraber mi beslendik,
Adem ile birlikte dünyaya gönderildik?
Kan olmuşsun kalbimde,
Kansız hayat olmuyor.
Nur olmuşsun gönlümde,
Nura doyum olmuyor.
Seninle yaşamışım,
Her doğan gün yenisiymiş,
Değişmeyen değişimmiş,
Şu dünyada ne değişmiş,
Gece aynı gündüz aynı.
Nerede zamanın başı,
Seni seviyorum canım, kalmam gerek,
Kimselere bırakmam, kıskanıyorum,
Sevmek, bırakıp gitmek olmasa gerek,
Gitmiyorum, gelmiyorum, kalıyorum.
Senden uzaklığın ifadesidir, gelmek,
Ben ben diye hava atan,
Hakikate hilaf katan,
Tercihin mi anan atan,
Seçemezsin o da Hak’tan.
Irklar Rahman’ın boyası,
Be hey, yere bakıp selamsız geçen
Sen vermesen bile selam selamdır.
Verene alana ne büyük devlet
Sen bilmesen bile selam selamdır.
Rahmet ve bereket onun ödülü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!