Yabanıl bir açılış içine çeker seni
Kaygan kalleş dilini ağzında dolaştırır
Acıtan bir doyuma ulaştırır enseni
Sayrıl dönekliğini aşılarken yüreğe
Sürtüğünün kokusu ayaklandırır onu
Birdenbire en yeğrek, en körpe uçlarımızı parça parça ederek, gökyüzünün eskittiği bir çift kara pabuç gibi, iki karga ölüsü fırlattı üstümüze Sonbahar. Elimizde bin güzün, bir o kadar da kışın o yomsuz kurşununu, ağulu çamurunu seliyle süpürecek nice görk nice görkem bulunurdu dünlerde. Hem özel hem ortak akçıl kar keseleri; söküçü, sapasağlam, nice sarkmaz yakılar; yalını yazlar kuran o dostluk çiçekleri... Ne ki can çeşmemizde o çoşkun, o hudutsuz, yitik su günlerinin çağıltısını çalan, günmavisi ezginle eşötümlü tutulmuş, umutsuz ve tanımsız gurultusu var şimdi en cırlak susuzluğun. Yasak bize arınmak! yunmak ve unmak yasak!
Saatlerimiz bozuk! yürekleri çürümüş! burkulmuş beyin-leri... Ama yavuz yazgıda kıyağa kıynak indirip şu sırtlan şölenine çökmeye çevrilmemiş bir alazlı kunt yürek, bironur onarıcı gözleyip özlüyor gene de belki bizi, tıkır tıkır bilenip çekiniz çarşımızda.
İskelenin üstüne kızlar oturmuş
Denize sarkıtmışlar çıplak ayaklarını
Güneşin sofrasına kaldırır bacağını
Patlak pabuçlarını boyatmak için
Salyası hep öyle sımsıkı dişlerinde
Geyik dilli ak oğlak!
Yeşil damak, çek çek mavi
Ne uzun çizdin yazıyı...
Kutsala uzattın dili
o morarmış hazcıyı
Bir kan sıçrıyor işte parmakbudu kökünde
Kime ne kalgısa ya da ayak sürüse
Delideniz bükünde, hoplayıp dağ dibinde
Çatlak çamsakızının sorup durduğu yerde
Kim duyar susuverse, kimler ipler, ne yazar!
Ne ki yadırgadığın: panayır kadırgası!
Söylevdeki utsuzluk: yoluk-çalık ırgası
Dönüşleri rüzgârı ürküten allı başkan
Sırma-sıkım sardığı şu çelenksiz yatağan
Kakneme haber-biber koşturan ödlek nefer
Algılar aşırmaya açtırılmış bu defter
Şeker çocuk bize şeker yedirme
Biz şekeri çok yerdik şeker bizi yemeden
Düş düş yüzlemez ayna, borcun büyür boynuna
Albız bala! İlsene! Çevril çıktığın yana
Sen gece denizimde güneşin yelkencisi
Sen altın renkli güzel, sen sevda erkencisi
Gövdendeki gül yarım bak çağrıma acıkmış
Arıysa sırılsalkım bitmezlere gecikmiş
Adresi gizli gizli değişen karanlığa
Devleşen bir sırıtma eşlik ediyor burda
Kendine çıkıntılar arıyor kirli gülüş
Ele verip ne varsa elden ele tüketip
Keseden her değeri kazıma meraklısı
Eşsiz erkekliğine bulaşan şu kırıtma
Yazı güzü sölpük Ege
Okşayan uyku huzmesi
Elliyedi al buyruğu
Altmış olsun matinesi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!