Heraion Teikhos tapınağının
duvarında bir mezar taşıyım ben.
Bilinmeyen zamanlarda
başka bir yerden getirildim
sürüklendim buralara.
Ustalar özenle koydular başımı
Sessizliğim
keşke sen de şiirler yazsaydın bana.
Saklasaydım onları
eski saman kağıtları arasında.
Zamanı gelince
indirip raftan,
Aylardan Nisan,
Vakit üçüncü akşam.
Bir masa…
Masada bir kadın,
Bir de adam.
Adamın gözleri yaşlı.
Uyanır uyanmaz
kocaman bir günaydın
konduruyorsun yanağıma.
Uykulu sesinle açılıyor
gözlerim güzel sabahlara.
Günümün neşesi, gündüzümün ışığı,
Yalnızlıkta.
Kalabalıklar arasında.
Çığlıklar atılır
sağır ayaklar diyarında.
Tek amacı; bir ekmek,
bir şeker tanesi.
Cüzdanımda duran
saçının teli
sarılmıştır özenle
bir peçeteye
Peçete dediysek
o kadar basit mi?
Dalga sesleri arasında
uzaklara gidip geliyorum.
Tüm güzelliğiyle
hatıraların koşturuyor,
seninle yaş alan aklıma.
Ve ben tüm kalbimle
Yeşil bodur ağaçlar
arasında
Elimde bir taş balta
yürüyorum
Son dinozor
yalnızlığında
Kırmızı benekli
beyaz çay altlığı
Üstünde dans eder
ince belli
Başı omzunda yaslı kaşığın
Şekerine sevdalı çayın belli
Uzaklardan gülersin bana…
Mutluluktan dökülen gözyaşımı
Bir rüzgar yüklenir sonra,
Varır senin iklimine…
İnce ince bırakır,
Doyasıya koklayamadığım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!