Duamsın sen benim,
Göklerden bir rahmet gibi avuçlarıma yağan,
Çölleşen yüreğimde tomurcuklar açtıran…
Rüyamsın sen benim,
Gecelerimden kâbuslarımı kovalayan…
Meltemimsin sen benim,
O yol size geliyordu çocuklar,
Eğer eşkıya kesmeseydi yolumu,
Fırlamasaydı o kahpe kurşun namlusundan.
Ben size geliyordum çocuklar...
Elveda kuzucuklar,elveda şirin şeyler
Bana elveda...
Hüzün kusan, gurbet kokan
Hasta bir tenden can çıkartan
Kapkara bir gecenin sabahında
Tepelerin ardından doğan günü
Sen sandım…
Sana anlatamadığım,
Senin anlayamadığın bu sevdanın mührünü
Şehrin yüreğine vurmuşum meğer ben
Sabah pencereme konan kuş adını şakıdı ansızın
Parktaki ağaç dallarında posterlerin asılıydı sanki
Dağın tam zirvesinde,
Sende kalmış gibi diğer yarımla
Bu illerden çekip gidemiyorum
Ölüm bir kurtuluş olsa da bana
Son nefesi sensiz veremiyorum
Bırakıp giderken beni böylece
Ayrı koyun eşyalarımı
Ölüm sinmesin dört bir yana
Üzmesin hatıralarım, sonra
Varsa candan sevenlerimi
Ben sevda şiiriyim,
Hiç duymadın mı?
Sizin illerde söylenmez mi mısralarım?
Uzun kış gecelerinde yazılmışım,
Mısralarıma hasret işlenmiş oya misali.
Türkü olmuşum bestelenip
İtiraf ediyorum:
Ben yazdım
İçinde hüzün geçen,
Ayrılıktan, vefasızlıktan söz eden
Bütün romanları, şiirleri ben yazdım…
Her yürek kırgınlığımda kırılan zamanın
Yüksek debili bir zaman nehrinin kıyısındayım.
Sen karşı kıyıda…
Görüyor, duyuyorum seni.
Haykırırcasına sesleniyorum.
Görmüyor, duymuyorsun beni…
Bir film sahnesindeki görüntüden farksızsın…
Ruhum
Beden hapishanesindeki ömrün
Zaman koridorundaki son voltasında
Yüreğim
Bülbüle hasret bir gülün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!