Mehmet Habip Güney Şiirleri - Şair Mehme ...

Mehmet Habip Güney

Çiçekler nasıl üşür bilmezsin; yazın en sıcak zamanlarında... ter kokularının arasında... insansı ayakların altında... Buralara zamansız gelince bahar, seni nasıl arar gözüm tahmin edebiliyor mu, dört odacıklı göçebe evin? Salıncaklar yaptığım kirpiklerinden nasıl yağar damla damla, tepeli gurbetime sağnaklar? Sana ait olan her zerrem vedahi sen bi'habersin bizden. İçimin en sensizliğinde saklıyorum sayıkladığım bizi. Israrla avuç içlerinden su içiyor uçması gereken gönül ecem. Şimdi büyük çığlıklar istemiyor bedenim. Susuzluğa da tamâyım ışıkların hep siyaha boyanmasınada. Uzaklarda ve bi o kadarda yakın... Dağların tepelerinde, kar kokularını beklerken alıştım, sana olan doğrucu hataların coşturuşunu amansız hokkabaz sevdamı. Utanıyorum kendimle senli konuşmaya. Her geçen gün daha bir bağlanıyorum fincan takımı yokluğuna. Hoyrat rüzgar ve sert bir dalga işliyor içime ilmekleri sökük bir ayrılık tığında. Yapma! Utanıyor işte bu cılız beden hâla yaşamak için bir umutla esir düştüğü vefasız kabuğudan, şiirler yazıyorum taş duvarlara çiçek resimleri çizercesine. Sarıp sarmalıyorum seni içimde ürkütmesin diye zihnim çocuksu duygularını. Unutmak için düşkünü olduğum yollardan sonbahar hep ahmak ıslatanlı. Güzel yemek dansları geçiyor kollarımda. Sert buğday tanaleri arasından dönünce arkamı tüm vefalara. Sen çiçekler nasıl üşür biliyor musun? Aklımda...

Mehmet Habip Güney

Devamını Oku
Mehmet Habip Güney

Seni yazmaya varmıyor cesaretim yüreğe. Her seni... Yazamam! Ayaklarına kapandığım, kozamdan çıkartıp güzelliğini anlattığım her bir mısra eksik kalacak. Biliyorum, eksik gösterecek seni sözlerim yalancı aynalar gibi. Şimdiki anda ay ışığı delip geçiyor adını casuscasına sakladığım büklüm saçlarının öksüzü göğsümü. Bir gülümsemene sattım kimselerle paylaşmadığım gece yalnızlığımı. Cümlelerin ve bu satır başların eski aşklarından kalma adetlerindir. Olmaz duygu tüccarlarının his pazarında ucuz köleleri. Gitmesine elbette giderim. Suskunluğumu dâhi işitemez kulakların. Ama kalk, kalk da kendin yaşat! Gezdir damarlarımdan bu elindeki aşk zehrini. Böyle bırakma bana seni...


Ben kendimden başka töre bilmem. Çiğnerim celladın aşk ölümlü fetvalarını. Anlamıyorum, her seferinde korkakları bulur şu sevda dedikleri, lanet, soyu tükenesi, büyük ve imkansız sevda dedikleri... Benim dünden hazır cehennemde giyeceklerim gardırobumda. Artık hazırım her şeye, dinlemem kimseyi.. Avuç içlerinden öpüyorum başımdaki zebanilerin. Yakıyorum ateşin en diplerinde arsız gönlümü senin için.. Acı çektikçe daha çok bağlanıyorum güzelliğini anlatan mısralara. Ben suskunuyum diye olmadım münafığı bu sevginin.
Olur ya geçtim sırattan. Unutmalı mıyım fitneyi fesatçıyı geceler boyu uyutmayan yalan gemilerinden düşen içten pazarlıklı adi düşünce sahiplerini? Bir sabah ansızın söylediklerini... Eğer öyleyse doğru olan! Yoktur hiçbir şeyin önemi...

Devamını Oku
Mehmet Habip Güney

Her şeyi ben bilemem... Gezdiremem her an başımda mühürlü kavuğu. Zorunda da değilim zap etmeye şu duygularımın arsız dizginlerini sana koşarken. Yakışmaz bana kaybedeceğim diye kılıcımı kuşanmamak ve dahi mutsuzum diye gülümsemeyi bırakmak. Ellerimden zemzemi içmeli cehennem ahalisi her vakit. Ben hüsran savaşlarının tutsak gazisiyim. Var da yoluna git.

Her şeyi ben bilemem. Hatalarım, hataların, bardaktan boşalırcasına hatalar. Olmamalı gene engel adını unutmaya. Sustuk bitti! Sustuk, bitti... Sustukluğumuz kalıcı bundan sonra. Varsın olmasın denk, estetik kaygılarınıza solgun rengi, ele avuca tutulmayacak kadar parçalanmış... Olsun! doyurmasın, tatmin etmesin, doğrularınızı, isteklerinizi. Ben şu kırılmış kabuğumda huzurluydum, görüyordum gerçekleri...

Her şeyi ben bilemem. Tutuyorum kalemi diye sizin sevdiğiniz bahçeyi çizecek değilim. Güzellik algılarınıza hizmet edecek şiirler yazamam. Şimdi korkma zamanı mıdır? Oturamayacak kadar yaklaştık artık. Yorgunum ama duramam! Seviyorsun diye kulağından tutup yamacıma oturtamam. Varmalı şimdi lahitlerin en güzeline. Kalbimdeyken hala aynı hisler, kendi mezarımı kendim kazamam..

Devamını Oku