Bu gün doğum günüm, bana ne
Güzel olsa geçmişe inat, kime ne
Yıl devrilmiş eskisinden farkı ne
Gelen aratacaksa değişen ne
Yaşım çoğalmış, kârı var mı olana
Yine düştük öksüz, kimsesiz kalabalığa
Ben ve fikirler kol kola o suskun yollara
Yatıp uzanmış kaldırım taşları ufuklara
Yorgun halleri sanki darılmış insanlara
Peşimde narin rüzgâr kolluyor fırsatları
Kendini haksız gören var mı acaba
Hep kabahatli olan karşı tarafta
Hak ararsan bir de hoş sözle ara
Gül verince diken mi kalır sana
Kırdın mı sanma ki kâra geçersin
Geceler soğuk pek de aratmaz kutup
Sessizce anlaşmışlar herkes lal olup
Gün kaçmış karanlığa bırakmış solup
Şu sıcak tenin ılık nefesin ile savrulup
Kısa geliyor saatler sensin tek nedeni
Hasretim var yorgunsuz günlere
Telaşı olmadan neşeli sürgünlere
Geçerdi vakit düşünmeden yarını
Beklemeden günü hatta bu anı
Hasrete hasret mi kalır bir insan
Yine kalabalık bir zaman
Herkesin bildiği o mekân
Hesaplar var kanlı bıçaklı
Kimi darılmış kimi alacaklı
Fısıltılar uzaktan incitiyor
Geçenlerde bir tv programında konuşan adamın konuşmaları aklıma takıldı. "biz çocukken ana babasını, yaşlandığında ise evladını memnun etmeye çalışan kayıp bir nesiliz" dedi.
Ne veliyi nede veledi memnun edemedik. Bu hayat bencilliği bile çok gördü bize. Ne serseri olabildik nede makamlı. Hep tek düze bir duruş yıkılmayan dayanak olarak, dayanacak bir yer bulamadan kullanıldık. Haram oldu bize yıkılmak neden başka sırtını yaslayıp her şeyin olup bitmesini bekleyecek bir yer yok olmadı da. Tam düze çıktık dediğimiz anda ya toprağın üstüne ya da altına bakarak gözyaşımızı sessizce içimize akıttık. Bu nesil ne tam nede yarım kalabildi bu hayatta. Ecza dolabı gibi olduk ihtiyaç anında herkesin yerini bildiği ama normal zamanda sadece süslü bir dolap, duvar aksesuarı olduk.
Uzun lafın kısası "Biz toprak tozu genzine kaçıp beton zindanlarda öksürerek yaşlanan bir nesiliz".
Sayfalarca bir mektup dolu dolu yazsam
Kâğıdı yırtıp derimden firesiz kullansam
Mürekkebi kanımdan damla damla alsam
Zarfı için huylarımı acımadan harcasam
Gönderene yoktan gönderilmiş desem
Şu garip, anlamı çarpık dünya
Geleni gideni bitmez hülya
Ağlayarak geldiğimiz yerden
Vedasız sessiz gidilen rüya
Veda olmaksız yaşayanların
Doğduğumuzu bilerek eceli
Neyin getireceğini görmeden yarını
Akan kan dursun diye savaşı
Umarsızca sevmişiz
Izdırabı bol olan aşkı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!