Sen gökyüzüde beyaz bulut,
Gönlünde sonsuz umut,
Karanlığa inen nur,
Sonra bu yollar,
İşte ilkbahar,
Toprağı ıslattı yağmur,
İki kere iki dört eder,
Elde var iki,
İkinin birini dördün önüne alırsak,
Eder sana yirmidört,
Geriye kalan ikiyi ne yapmalı,
Al bu ikinin biri senin olsun,
İşte..! yaşamla ölüm arasındaki çizgi,
Sevgi ile nefret arasındaki uçurum,
Geçmiş ile gelecek arasındaki köprü,
Var olmakla yok olmak arasındaki belirsizlik,
Seninle benim aramdaki 'bir olma' doğrusu gibi,
Ayrılmaz parçalar olsak da,
Yaşamak sevdayı seninle,
Doyasıya.
Şafak vaktinin alacakaranlığı gibi,
Umut dolu.
Görmek seni, bakışlarının derinliğinde,
Mavi gök.
Ağlamak acı, gülmek tatlı,
Bilmem ki düşman kaç atlı,
Ama dur..!
Ben Seyhan gibi ağır akar,
Fırat gibi deli coşarım,
Güneş olur ufuklar aşarım.
Bir kamburum var sırtımda,
Tam elli parça,
Bana eteğindeki taşı dök derler,
Ne eteğimde taş,
Ne de gözüm üstünde kaş.
Belki mutlulğun resmini çizemem ama,
Ne olmadığını çok iyi bilirim.
Cemel Gürsel Paşa Bulvarı ile,
Talat Paşa Bulvarının, tam bittiği yerde biter,
Her akşam,
O olmadığını bildiğim şey.
Bir sevda türküsü yazdım,
Ay ışığında duvarlara.
Katil namlunun ucu gibi soğuk gece,
Ve..! analarımız,
Şafak vakti pancar tarlasında.
Ekmeğini tuza banar kuşlukta,
Dudak kımıldadı, dil söyledi, açtı konuyu fikir,
Sohbet indi derinliklere inceden, inceden
Doymadı gönlüm senin o tatlı sohbetine,
Aradı kalb,m seni hayalde, inceden, inceden.
Yıldızlar uzak olur insana,
Senin bana uzaklığın gibi,
Saymak istersin bir bir,
Başını kaldırarak yukarıya,
Mehtaplı gecelerde,
Sen bir yıldız isen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!