Anne ne zaman çiçek toplayacağım
Ne zaman kuşlara yem vereceğim
Kuşlar nasıl öter anne
Karıncalar nasıl girecek bu demir kapılardan içeri
Ben ne zaman çıkacağım bu duvarlar arasından dışarı
Ne olur doğruyu söyle anne
Uykusuz bir yarıştı bu
Arzularım buharlaştı
Güzeli arayıştı bu
Hayallerim rüzgârlaştı
ÇARE ONDADIR
Çaresiz sızlayıp çırpınıp duran
Dermansız dertlere çare arayan
Zincire vurulup sürgüne giden
Halka dön yönünü çare ondadır
Daha dün yeşermek için can atıyordum.
Bu yurt toprağında allı,yeşilli
Aç madan gözlerime kezzap döktüler
Kazmayla baltayla vurup söktüler.
Vatan perverlerim,yönetenlerim.
Şimdi mendili elinde bir dilenciyim
Taşın üzerine oturup
Sırtımı duvarına dayadım, köy meydanın
Hafif sıcağımsıydı uzaktan gülen güneş
Başımı yukarı kaldırıp, gözlerimi kapadım
İlkbahardan, yaza bir köprü kurdum
Kızgın güneşin altında, çapa vurup, harman sürdüm.
Çökmesin kara cellat gibi üstüne bir kez
Yalnızlık kötüdür korkunçtur HAYDAR
Açtı mı Baykuş gibi gözünü sende
Bir daha O seni terk etmez HAYDAR
Gündüzler uzundur incedir ama
Geceler,geceler çekilmez HAYDAR
Bir çakmak çak
Aydınlansın ortalık
Tutuşsun raftaki kitaplarım
Yansın cayır,cayır sakın söndürmeyin
Zaten kimse hiç bir şey okumuyor
Bana beni soruyor sorgucular
Oda, dar, kafamı duvardan, duvara vuruyorlar.
Taşlarını ben örmüştüm O duvarların
Hepside beni tanıyorlar
Sendeleyip elimi uzattığım da, oldu
Taşlar sorguculardan daha insaflı
Nasıl anlatsam gönlümü bilemiyorum
Kapıları kırık bir han misali
Ne hoş geldin eden var
Ne güle, güle
Sahipsiz harabe konak misali
İçim içime sığmıyor bazen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!