Sorma, eski tadı yok dalların, yaprakların;
Altında ilk baharım yabancı bayrakların.
Beyaz bir taş üstüne oturdum yapayalnız,
Uzak bir rüya gibi ellerin, dudakların.
Mevsim bahar, tasavvura sığmaz güzelliğin!
Çok görme gözlerim sana söylerse korkumu.
Bir sed yapıp da karşına koysam geniş, derin
Almak elinde aklımı, yıkmak gururumu:
Mevsim bahar, tasavvura sığmaz güzelliğin!
Bir güzel yaz sonudur yaşadığım bu mevsim;
Bahara dönmek için yok isteğim, hevesim.
Ne kırk-ikindi yağar, ne o rüzgarlar eser;
Üzmeden, nazlanmadan koklatıyor çiçekler.
Biz göçüp gitsek aşkımız kalacak.
Nice dillerde şarkımız kalacak.
Olsa cennet yerimiz, dünyanın
Güzelliğinde aklımız kalacak.
Kışlar geçirirdik Antalya'da
Güzel ve güneşli bahar kadar.
Bir sahil yağmuru arasıra
Ilık ılık, sağnak sağnak yağar,
Sonra gün çıkardı birdenbire.
Çok zaman, ellerde portakallar
Senin güvercinin uçmuş, benim kırıldı dalım;
Dokunma derde bu akşam, sevince yol bulalım.
Bilen çıkar mı sanırsın neyin ne olduğunu;
Açıkladıkça beyinler açıkta kaldı soru.
Şimdi zor "bekle" demek gönlüme "bir başka yılı":
Yazlar az kaldı gülüm, bil ki baharlar sayılı.
Gayrı terketse keder, bitse şu binbir kaygı:
Yazlar az kaldı gülüm, bil ki baharlar sayılı.
Düşünüp olmayacak şeyleri hep dert ettim.
Şiirin, felsefenin yok değeri;
Adam altadmak günün tek hüneri.
"Gemiler geçmeyen ummanlarda"
Ararız kaybedilen besteleri.,
Seneler sonra uyandık düşten
Ayrı iklimlerin şafaklarında.
Sevgilim, geçti geçen, bitti biten..
O ceylandan çevik bacaklarında
İstek de olsa koşma, gitti giden..
Öyle sevmektesin ki mesleğini:
Bütün aşkın ve gururun makine!
Bilirim, herkes istiyor şimdi,
Çoğalıp her yere dolsun makine.
Ne var ki, sade dişliler yetmez;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!