Aklımın mahpushanesinde volta atar sevdan.
Öyle sabit, öyle kararlı, öyle tutuklu.
Çünkü seninim...
Salaş bir meyhanenin
Kapısından içeri girerken
Atılan ilk adımda hissedilen
O hiçlik, yokluk duygusu gibi
Seni sevmek...
Ve tek ayağı kırık masaya oturup
Küllenmiş bir sevdanın izlerini taşıyor,
Şimdi o, resimlerde kalan gülen yüzümüz.
Ve kibritin ahıdır: Ayrılında yanayım,
Mektup, resim ne varsa acımadan yakayım.
Böyle zalım dünyanın, öyle zulum kararı...
Bir güneş doğsa; Tüm karanlıklar aydınlansa
Bir ay belirse gökte; İçimin denizleri yakamoz dolsa
Bir yağmur yağsa; Sele dönse,acıları silse süpürse
Bir rüzgar esse; Bu can ilk kez üşümese
Bir kar yağsa; Bedenimi kaplamasa
Anlasam ki
Ta dibine vardım aşkın
Baktım hiçbirşey yok...
Vazgeçtim sevmekten artık
Ben yalnızım...
Dünya tek kişilik gösteri
Cesedimi çiğneyen bu sevda
Yokluğunun ayak izlerini taşıyor
Ve tanrı tanımaz gidişin
Kalp çıkmazı bir başbelası.
İçimi acıtan İstanbul ve sen
Piyangodan büyük ikramiye bile çıksa,
Sana olan borcumu ödeyemem.
Gülen yüzümün alacaklısısın sen...
Keşke tüm alacaklılarım senin gibi olsa...
Bakkal, kasap aybaşlarında kapıya dayanmasa,
Herkes senden giderken, ben sana geleceğim
Herkes sensiz yaşarken, ben seninle olacağım.
Öyle bir yürekle, böyle bir aşkla
Öyle böyle değil, inanılmaz bir inançla
Kimse seni sevmezken, ben seni seveceğim...
Şimdi İstanbul
İstanbul'a benzemiyor...
Yedi tepeli bu şehir;
Aynaya baktığında bile
Kendini tanımıyor...
Terzi olsam...
Elime iğne ipliği alır,
Aşkınla yırtılan yüreğimi dikerdim.
Gözlerimden gözyaşlarım dinsin diye,
Yamalar yapar,
Üstüne bir kördüğüm eklerdim...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!