Yüzünde'ki Hüzün Soğuk Bi Toprak gibi, Sürgündür umutların, Her Bir gözyaşın mezopotamya kadar acıdır
Bir ping devriyeli adaletsiz sürü
güneşi soğutur. Uçurumdayım
Hayallerime kaçak çaylar karışmış,
dönersem yanarım gidersem yaralandım.
acı, keder, yalnızlık yatırdı beni ,
kanıtım bir yorgan altı,
O güçlü kaleminden ve yazmaların'da yüzünde'ki hüznünü anlayabiliyorum ve Hüzün düşünce kalbe , yanıklı bir heves yankılanınca
O sevda ömre bedeldir...
Meşe mazisi Dağların eteklerinden
zinarindan inemedin
Sıralı dağlar vardı geçemedim
Hasretine kemiktim canımdan
O gözlerin yan bakışların yüreğime feryat inletiyor ve hak ediyor..
Sevda rüzgarı hayli bi eski
iletkenlik var elektrik yok sanki.
Efkarlısın tuccar ne bilsin senin
hali, özlemler vuruyor sahili ne
getirir o eski günleri.
hüzün yüzünde lambalar kör koyulu sokaklar
Dermansız yara Sen sev sevmesine'de
seni bırakan yar utansın
Seni mahrum bırakan gönüle ben ne diyeyim
Olmayan şeylere günül verdik o yüzden yalnız kaldık karda kışta o yüzden soğuyor geceler, sokak lambalar sanki hüzün vergisi pencere de öder gibi, şaşırdım umudumun çaresizliğine, Soğuyor gecem, yılarım'da mevsimler renksiz veriler donuk, deyirmen işlemiyor ansızın bitirdi her şey bilmediğim nedenler Susturdu neş'eyi,
.
.
.
Sevdim seni göçebe yorgun yollarda
Hüzün kesiminden umutlar bitliyor
Kırpiklerim Gözyaşlarım dökülüyor hasretine kavuşmamız uzun zaman alacak
Oy güzel annem, karanlıklar'da dön gel bu ne zenzele uzat ellini hangi deniz saklar senin feryadını, hangi yürek unuttur o mahrum bakışları ..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!