Yıkılmak
Bazen piyon yıklıır
Bazen de şah...
Kâh oyun kuralı bozulur
Oyuncu da bozulur kâh...
Yıkılan yitirmez her zaman
Bir kantarcı çocuk
Oturmuş ıslak yere.
Belki yedi, belki sekiz yaşı
Tam okul vakti
“Tartalım amca”, geçim sözü.
Bilmem eksi kaç derecede
Zaman zaman format atmak hayata;
Düştüğün yerden doğrulup,
İlk adımla yeniden başlamak;
Tüm içimizi kemiren güçlüklere,
Meydan okuma gücü bulmak kendimizde...
Ve inadına mücadele, acımasız yaşamla...
Horasan’dan çıktık tebdil göçeriz
Kavga, niza olmaz yurdumuz bizim
Güzele aşığız, insan severiz
Sevgidir, gönüldür derdimiz bizim
Üstünden de geçer, bazen ardından
Hangi dilde aşk hüzünsüzdür
Hangi dilde ayrılık yok
Hangi dilde söylenir
En güzel sevda türküleri.
Bilmediğim dillerde sevdim seni…
Aşk dediğin
Emeklemeyecek
Sürünmeyecek yerlerde.
Doğduğu gibi
Sarılacak hayata
Bir ceylan gibi.
Bilirim,
İyi bilirim
Sol göğüs kafesinin altında
Kabuk tutmayan yaranın acısını.
Saplanan gidişlerin,
Dayanılmaz hüzünlerin,
Seni unutacağım
Her akşam not düşüyorum
Defterime
Unutacağıma dair
Sabah okuyorum
Hatırlıyorum.
Hep güçsüz, yalnız…
Karanlıklar, çaresizlikler içinde
Bir yarasa telaşıyla
Sağa sola çarpan
Buz kanatları kırılıp
Hep kanlar içinde
Her zaman sararmayı beklemez
Körpeyken de ayrılır bazen
Dalından, özünden.
Düşüverir bir kaldırıma
Çiğner acımasız
Zenne, merdane.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!