Boynunla beraber
Sırılsıklamdı dünya.
Yakasını iliklemeyi sevmeyen
Mavi önlüklü bir çocuk
Kadardı İstanbul
Ortadoğu kadar sıcak yanımı kaşıyorum gecelerdir
Bütün tren seferlerini not alıyorum güneye doğru
Kentlere lanetlenmiş bir güvercin kadar yabancıyım
Barışık değilim kültler, bayraklar ve bayramlarla
Kara terli dumanlar gölleşiyor alnımda
Ki bir aydır çiçek açmadı gökyüzü, hava bol betonlu
buyurdu
kan kokulu ustura ağızlı maydanoz:
katli vaciptir güvercinlerin...
dalga dalga aktılar
öyle telaşlı kaldırım serçeleri
daha bir demişken yani
ikiledi.
makarna yiyesi geldi.
arkası çamurlu ayna titredi.
bayrağı aldı yerden sakat.
maraton başladı.
ellerimi göğsümden içeri tutup
bağladım gözbebeklerimi kirpiklerimle
dizlerimi balyozlarla kırdım önce
dişlerimi tek tek çektim parcaladım
yardım şakaklarımı
sonra aklımı
Masanın en uzak köşesinde duran
Beni bir baykuş merakıyla ve gözleriyle çimdikler gibi
Sordu, açık sordu iştahla, ağzında ki eski peynir tadıyla
— Issız bir adaya düşsen…
Gerginim dedim içimden, uğraşma benimle
Tamamlama, işediğim soruyu dedim içimden
Eşikte rüzgârı bekliyor bir kadın
-dan ben vazgeçemedim
Belki bilinir adı, sokaklarda görülmemiştir
Gözlerine sürme çeker,
Karanlıkta kalır bütün coğrafyası
Bakire
Ellerimi ben kirletmedim sığınak akşamlarda
Köprünün altından geçmeyen sulara
Beraber sövdük.
Tinerci çocukların üşüyen iradeleri
Alfabesiz kalmasın diyeydi sevişmemiz
Gece, yatarken son yaptığım iş
Sabah, uyanırken ilk yaptığım iştir seninle sevişmek.
Arada ne yapıyorsun
Beni özlemiyor musun diye sorma
Seni özleyerek ve düşünerek nefes alabiliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!