Mesele bir gönül kapısını çalmak değil
Kapısı olmayan bir gönül de olmaktır
Mesele bir gönül de olmakta değildir bazen
Gönül de olmanın gereğini ortaya koymaktadır
Gemiyi ayakta tutan da sudur
Batıran da....
Beynimde bir düğmeye basılmış gibi
hep seni düşünüyorum
Bilmem sende beni düşünüyor musun?
Kendimi Hattuşa'nın tepelerinde buluyorum
hafif bir ağrikesicinin yerini alıyor
doğayla buluşmalarım
Perdelerini çekmiş güneş
Bu günde
Hava kapalı
Güneş görmeyen tepeler
Mutsuz ve ağlamaklı
Düşündü geceleri
fare gibi peynir peşinde
Koşarız azıcık yüzümüze gülene
Yokluğunu hissettiğimiz duygular
çeker bizi kendine
hayata bağlandigimiz şeyler
koparanlar olur bazen de
Birden gürledi gök
Çınladı yağmurun sesleri
Sessizliğin Çarşaf gibi yırtıldığı gecede
Hainliğini gece
Gümüş saplı bıçak gibi indirdi
isyanın nedenini
Kibirin padişah olmuş
gözlerin beni görmez
Bakışların ferman yazar
Benden başkası bunu bilmez
Okyanuslarda yitik bir gemi gibiyim
Sana uzak mıyım ?
Nedir bu telaşın
Nedir bu hayatla kavgan
Kurtarmaz seni biriktirdiğin paran
Bak işte gelen ölüm
Ayrılık kapıda herşey yalan
örter bir gün senide toprak
Bak gökteki kuşlara
Hiç yem biriktiriyorlar mı ?
Ne didinip duruyorsun
Giymedi mi fanilik gömleğini dünya
Kuşlar gibi ol anı yaşa
Bağlanma zamana ve mekana
İnce ince kar yağıyordu
Ankara sokaklarına
Toprağa bereket
Fakir fukaranın başına dert
Soğuğu süpürdü çöpçüler
Kederle baktı üşümüş serçeler
Artuklunun güçlü kalesidir
Dimdik ayakta duran
Uçsuz bucaksız
Harran ovasını
Sevgiyle kucaklayan
Ovanın en yüksek tepesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!