Sensiz geçen kaç Ekim
Hayatın yolculuğunda.
Sorma!
Acı çeken ben,
Yada sen, fark eder mi?
Ağırından bir hezeyandı yaşadıklarım.
Ne anlatacak hevesim, ne unutacak yanım var.
Sordukça derinleşen, derinleştikçe ağırlaşan bir yük gibi.
Omuzumda taşıdıklarım, hep sırtımdan vuranlar oldu.
Arkamda atıp tutmalara zaten kulak tıkadım.
Ah hüznüm ah!
Bir de şu vedalar,
Ayrılık, ayrılıklar.
Bilmem ki nasıl anlatsam...
Bu kentin sokakları çocukçadır;
Geleceğe bakandır,
Dik durandır,
Direniş ve serhıldandır.
Kar kırmızıya dönüşünce bu topraklarda;
Dağlar bile ağlamaya başlar...
Ölüm kaderidir buraların.
Halka halka uçan kuşların sessizliği,
Yol çamur,
Dertler diz boyu
Her yanımda fışkırır...
Ağarmış saçıma,
Çilesine ortak olduklarımız,
Kavgasına koştuklarımız vardı bir zamanlar...
Ya şimdi?
Her şey çok uzak...
Çile çeken çilesiyle,
Geleceğimize daha güzel bir dünya bırakalım...
Kirliliğimizi,
Kinciliğimizi,
Gaddarlığımızı,
İnsana dair sevgisizliğimizi değil,
İnsanlığın yararına olacak güzel şeyleri öğretelim.
Yüreğim kör ateşi, omuzumda en ağırından yük,
Dert büyük!
Yüzüm, nedense isyana dünük...
Etrafta çokça sülük.
Yol kenarında oturmusum
Etraf karanlık;
Yağacak yağmurun habercisi...
Fırtına içimde,
Daralan ruhum kopmuş bedenimden.
Hafifce esen ruzgara;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!