Gece yarıyı çoktan geçti
Söndü tüm evlerde ışıklar
Çerçevede asılı resmin
Bakıyor gözlerimin içine
Kalk gidelim der gibi.
-Güler Zereye 3. mektup
Sevgili kardeşim
senin bu denli görkemli
Kara puslu bir zamanda
Yola düştük ağlayarak
Yitirdik sabahı, akı
Odla yürek dağlayarak
Ensemizde süngü vardı
Savaş
gözyaşı
ve kan dalgalarında
boğuşa boğuşa
sürünüp duruyor bugün yaşam,
Sabah olmak bilmiyor bir türlü,
Yürek dediğin bu yara
Kanar dipten ağlayarak
Tutuşup dostluk oduyla
Yanar teni dağlayarak
Halk sevgisinin bedeli
Bulut olsam sevgilimin göğünde
Korusam güneşten o gül tenini
Meltem olup essem yarin göğsüne
Okşayıp soğutsam her bir yerini
Yar bilmese hiç soğuğu sıcağı
YAĞMUR YAĞARKEN
“Burada yağmur yağıyor durmadan,
başka da bir durum yok,
....sana selamı var,
görüşüyoruz onunla bazan...
İstanbulu geziyorum gözlerim faltaşı
İzmarit harmanları İstiklal caddesinde
Ara sokaklarda tepeleme çöpler,
Her adımda bir hendek
yoksul semtlerin ışıksız eşiklerinde
kedi köpek ölüleri
Yeterli değildir bu ömür bize
Bu hız ulaştırmaz bizi hedefimize
Omuzlarımıza çokça vebal yükledik
Çok sevda kaynıyor yüreklerimizde.
Seyirtmekteyiz durmadan
ÖPTÜM DOYA DOYA
Özlemin köz gibi düşmüştü bağrıma
Sarı sıcağın altında
göğünüp duruyordu




-
Nazlı Nalçacı
Tüm YorumlarİYİ OLUR HERKEZE UYGULANIRSA..........