Sana son şiirimi adıyorum
İlk şiirimi adadığım
Bütün yıkıntılarını
Ve bütün heybetli yapılarını
İçimin arka odalarına kitleyerek
Tarihi eser değerindeki
SÜRGÜNÜM
Sürgünüm
Dünümden
Yarınımdan
Arada isyanlarla kaynayan
Yaşayamadığım bugünümden…
Bu ülkede yabancı,
Bu ülkede
Ölüm yetişir bin yıllardır ekin niyetine
Harmanlarda toplanır canlar
Demir ökçelerle, bir bir ezilir başaklar.
En üstte, yularları ellerinde tutan tanrılar
Koptu,
Kapandı bütün ışıklar,
Pencere kapandı,
Derin bir sessizlik başladı ardından
Kör bir karanlık...
Kapandı pencere
Bir yıkım
Bir kaybediş
Bir son
Bir başlangıç daha başlıyor
Yeni bir başlangıca
Yeni bir sona…..
Zaman vakitsiz bir çığlığın
Çığırında ilerlemektedir artık
Son durak aşılmıştır
Son kale düşmüş
Son gülmeler sahipsiz kalmıştır.
En tiz notadan çalmaktadır bütün besteler
Hüzünlü bir güzelin resmi soluklaşıyor
Telefon ekranlarında,
Saçları kararıyor,
Derin bir boşluğa bakan gözleri…
Yalnız gece karanlıklaşıyor…
hafif hafif ağırlaşıyor göz kapakları
Hep gizlerdi bakışlarında bilmediğim acılarını
Suçlu bir tarihi örtbas etmeye çalışır gibi
Merak ederdim ‘keşke ölüm olsaydı’
Dedirten o yaşlı dudaklarındaki sırrını.
Yanımda birkaç asır uzağa düşerdi gülüşün
Uzağımdayken boynumu gıdıklardı lav parçası öpüşün.
yıklmadık kale
yakılmadık şehir
yok edilmedik halk
kalmadı içimde
sen gittiğinden beri.....
söylenmedik bir tek sözcük kaldı;
ırıyorsun şimdi ayalarımdan
gülüşün ırıyor mutluluğumdan
kuyulamıyorum durmadan karanlık kuyulara....
Geliyorsun
bütün savaşlar son buluyor sanki yeryüzünde
silahlar susuyor sanki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!