yine sarmış ufuklarını kapkara bir duman
güfrana bürünmüş o hazin efkariyle titrer
yağmur kesiği dalgalardan fışkıran
bulutlar yüzünden sayfalar yarım
bulutlar yüzünden bana olanlar
Ah bir bilsen;
Ne kadar severim
O insancıkları ben
Yurdumun güzel insanları
O insanları ki cepleri buğday dolu
Küçüktür umutları, hayalleri
insan ölünce
ne kalır geriye?
günahlar sevaplar kalır önce
sonra sen kalırsın geriye
ölmek değil de
seni yalnız komak varya
Bir yel esiyor uzaktan
Bir kadının suya değiyor ayakları,
Eli, kolu yamalı bohçacı kadınlar geçiyor
Issız ıssız, serin serin, sıcak sıcak sımsıcak
Bir gülümseme var ortalıkta
Bu gülende kim? Bu kaçıncı yabancı?
"Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir." (Hac Suresi, 5)
göğe baktım da bir iç çekişle bugün
semada yankılanan rida namiyle,
ulu kuşlar çoşkuyla kanat çırpıyorlar
gök alabildiğince maviydi masmavi,
meçhuldür yüreğim
bilmem kime sormalı yağmurları?
dolu dizgin yağan karları?
gölgemde yansıyan
bu küçük heyula da kim?
Her gönül bir başka sever sevdiğini
Kimisi, ayna olsun ister, en derin sevgisi
Kimisi için mihraptır aşk, gölgesidir en tatlı nağmesi
Kimisi için yıllanmış şaraptır aşk, şehvettir gayesi
Lakin bilir herkes kimi kim için sevdiğini...
Ne güzel şey hatırlamak seni
yüreğim sana dönük, için için
o güzelim gülüşlerimiz
o güzelim anılar
zihnimden akarken
yüreğimin kabarması
şimdi sen ey küçük yavrucağım
iki kilo üçyüz gramlık bedeninle
girdin mahzun hayatıma
bir dolunay gibi gece yarısı
öyle güzel öyle temiz ki yüzün
Mehmet Akif Ersoy'un aziz ruhuna hürmetle...
Mevsimlerden bir sonbahar akşamıdır
Geçtim Samsun Rus Pazarından
Kıyıda denizin hoyrat kokusu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!