Meczup
Ben meczupum…
Ne akla, ne kurala, ne zamana uyan,
Sadece O’na tutulan bir nefesim,
Bir ateşin göğe tırmanışı gibi yanmış,
Bir fırtınanın içindeki çığlık gibi savrulmuş…
Yandım da geldim bu dünyaya,
Toprak ayaklarımın altından eridi,
Rüzgâr saçlarımı okşadı, bir sır gibi fısıldadı,
Ve gözlerim öyle baktı ki,
Güneş sustu, yıldızlar çekildi,
Ay başını eğdi, gökyüzü titredi…
Taş benimle konuşur.
Sert yüzeyinin ardında yanan bir ışık gibi;
Her kelimesi ruhumun derinliklerine düşen yıldırım…
Kuş ağlıyor, yaralı bir melodinin tınısıyla,
Su sırlarını fısıldıyor, derinliğinde kaybolan bir hüzün gibi,
Ve rüzgâr secde ediyor önümde,
Bir çölün sonsuz sessizliği gibi…
Ölçüler eridi, teraziler sustu,
Aklın zincirleri gevşedi.
Okyanus taşarken fırtınalarla çarpışıyor,
Ve ben, her kıvılcımda, her çırpınan yaprakta,
Evrenin nefesini duyuyorum…
Bedenim toprakla çarpışıyor,
Nefesim denizle kavruluyor,
Kalbim bir okyanus gibi taşarken,
Ruhum göğe, ışığa, sessizliğe dokunuyor…
Her bakışım bir yaratım,
Her kahkaham bir yıkım…
Bir ışık düştü avuçlarıma, titredi, alev alev parladı.
Her kıvılcım ruhumda bir isim gibi çarptı,
Yapraklar sustu, gökyüzü eğildi,
Ve dünya nefesini tuttu ,bir sır gibi…
Kahkaham fırtına, bakışım yıldırım,
Adım ateş, bedenim evren kadar geniş,
Ruhum gökyüzüne değiyor,
Ve her çığlık, her sessizlik bir yaratım, bir yıkım…
Bir çocuk ağladı, ben ağladım,
Bir katil güldü, ben güldüm,
Çünkü ikisini de aynı aynada gördüm:
Her ikisi de nefes, her ikisi de bana işaret.
Zaman yok, yer yok,
Akıl çoktan terk edilmiş,
Gömleğim yırtılmış, kefen bana dar.
Sadece bir çığlık, bir yanış, bir yankı kaldı;
Nefesim göğe düşen yıldırım,
Adım yıldız kadar yalnız,
Ama sonsuzluğa bakıyor…
Sessizlik çöktüğünde dağlar konuşur,
Deniz taşar, rüzgâr çığlıklarımı yankılar,
Evrenin damarlarında titreyen bir sessizlik olur;
Bu sessizlik, kalbin ve aklın ötesinde bir çarpışmadır…
Bir taş, bir kuş, bir rüzgâr,
Hepsi bana öğretir, hepsi bana gösterir,
Ben bir damla aşkla yandım, bir okyanus vecde daldım…
Geceleri gökyüzüne tırmandım,
Bulutlara dokundum, yıldızlarla tartıştım,
Her bakışım bir yaratım, her kahkaham bir yıkım,
Ve tek bir şey isterim:
O’nun ışığında yanmak, O’nun sessizliğinde eriyip kaybolmak…
Aklımı unuttum, ruhumu sattım,
Kalbimi O’na teslim ettim.
Ve o günden beri:
Hiçbir ölçü bana dar değil,
Hiçbir sınır beni tutamaz,
Hiçbir ses beni susturamaz…
Hâlâ yanıyorum,
Hâlâ çarpıyorum,
Hâlâ hiçbir gömleğe sığmıyorum…
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 29.10.2025 17:50:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!