Eylül esintilerinin arasında kokun gelir burnuma, gece lambalarına karışan ay ışığıyla birlikte yüzünün aydınlığı düşer fikrime...
Sigaramı çekerim taa ciğerlerime kadar,gülüşün gelir gözlerimin önüne tebesüm ilişir dudaklarıma...
Gözlerin ah o kahve gözlerin inci tanesi gibi parlayan gözlerin...
Bilir misin ben seni hep özlerim...
Hilalin de CAN
Kırmızın da KAN
Rüzgarın dinmeyecek bir AN.
Gölgen bize umut ve her daim ZAFER andıracak
asya avrupa arası
ey Türk turanın sırası
çinlide KÜRŞAD yarasi
selam olsun turan ele
turan TÜRK İSLAM ülkümüz
Sensizliği düşünmek zor bir sanattır,
Seninle ölüme yürümek gerçek kanattır.
Sanma ki unutur seni bu günahkar adem!
Unutmak unutulmuş bünyemde her dem!
Poyraz sert..uçuşuyor perdeler, böbreklerine vuruyor adamın. Adam umursamaz bakıyor camdan gök kubbeye...
Mudanya! gözleri dolmuş bir kadın| ağlamaklı. Kara bulutlar çökmüş. Ha ağladı ha ağlayacak Mudanya. Ha yağdı ha yacak yağmur.
Göğsüm göğsümde bir acı anlatılmaz bir ızdırap. Şükrü Çavuş bakıyor yüzümüze san ki bir tuhaf.
Ben senden nasıl vazgeçerim?
Sesinle gönlümü delersin,
Yüzünle kalbimi deşersin,
Ben senden nasıl vazgeçerim.
Öyle bir gülüşün varki,
Hülyalarda boş boş ne gezersin? Burnun önünde duruyor neden görmezsin? Sen sevda nedir bilmezsin,Hülyalarda boş boş ne gezersin,burnun önünde duruyorum neden görmezsin?
Saçlarını rüzgarda dağıtmakta ne bulursun? Gözlerime, anlamaz gibi bakıp ne durursun? Sen bu gidişle beni öldürürsün,Hülyalarda boş boş ne gezersin,burnun önünde duruyorum neden görmezsin?
Kirpiklerin ok gönlümü yakıyor,Koca gözlerin benden başkasına mı bakıyor? Su misali ömrümüz bitip akıyor,Hülyalarda boş boş ne gezersin,burnun önünde duruyorum neden görmezsin?
Kapılıp gitmek ne hoş senli hülyalara, gözlerini mehtap bilip dalmak ne hoş, senli düşler kurup feraha kavuşmak ne güzel.
Olmaz gönül yaramın ilacı senden bir başka kişi,
San ki yokmuş dünyada beynimin bir başka işi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!