Mayısta Kış”
Mayıstı.
Bahar her şeyi hatırlatıyordu insana…
Yeni bir başlangıcı,
filizlenmiş umutları,
çiçeklerin iç çekişini…
O sabah
sokaklar çiçek kokuyordu.
Ben senin adını içimden
ilk defa telaffuz etmeden yürümüştüm.
Çünkü bilirdim,
adın geçince solardı içim.
Ama sen…
hiçbir mevsime ait olmayan bir sessizlikle
gittin.
Ne bir veda,
ne arkanı dönüp son bir bakış.
Sanki hiç olmamışız gibi.
Sanki ben,
senin yolunda bir çakıl taşından ibarettim.
Oysa ben sana
en çok çiçek açtığım mevsimi vermiştim.
Şimdi açan her gonca
biraz sen gibi,
biraz suskun,
biraz eksik.
Ve evet…
baharım kışa döndü.
Güneş doğdu,
ama ısıtmadı.
Rüzgâr esti,
ama saçımı değil,
yokluğunu savurdu içime.
Sen gittin.
Ve ben o günden beri
hiçbir Mayıs’a “bahar” diyemedim.
Baharın Ortasında Donmak”
Mayıstı.
Hava ılıktı,
çiçekler açıyordu.
Her şey yeniden başlıyordu dışarıda…
Ama sen,
tam o anda
bitirdin içimi.
Gittin.
Öyle usulca değil,
öyle yavaş yavaş değil…
Hiç bakmadan,
hiç durmadan…
Kaldım.
Açan çiçeklere bakarken
içinde kuruyan bir ormanla kaldım.
Baharın ortasında
üşümek nasıl olurmuş,
ilk o zaman anladım.
Sokaklar renkliydi,
benim içim gri.
Gökyüzü maviydi,
benim gözlerimde sis.
Bir zamanlar
seninle düşlediğim sabahlar
şimdi başka birine gülümsüyor belki.
Ama ben hâlâ
senin sessizce kapattığın kapının önündeyim.
Baharı içeri alamayan biri gibi.
Sen gittin…
Ve ben o günden sonra
ne zaman Mayıs gelse
ellerimi ceplerime saklıyorum.
Çünkü her şey ısınıyor,
bir ben ısınamıyorum.
Kayıt Tarihi : 30.5.2025 21:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!