Tuzsuz ekmek, acımış su
Dağ başında yanık tende kalmış nem gibi
Kara gözlerinde fırtınasıyla Karadeniz’in
Özlem gibi, anneme hasret gibi
Damağımda bir tadımlık kaldın
Öksüz bir şarkının ilk dizeleri bunlar
Yarım uyaklı mısraların doğurduğu
İçimde ağlayan çocuk sussa da artık
Tuzlu gözyaşlarını katık etsem kırmızı balıklara
Mataramda şarap, uykusuz gece sesi
Bozkırda kurumuş toprak, çiçeksiz saksı gibi
Akdeniz’de durgun yürek, zakkumda ilaç gibi
Cebimde son kuruşum, kursağımda yarım lokma
Yangın yerinde kalmış eski fotoğraf gibi
Gözlerimde bir bakışlık kaldın
Bunlar kimsesiz bir şarkıya dizilen çiçekler
Bahçıvan parmakları gerek yapraklarına
Belki içinde gülen kahır durur da
Dilbaz zamanları taç yaparım saçlarına
Gece kaçmaları, gizli içilen sigara,
Kavgadan saklanan sevgili şiirleri
Toprakta yağmur kokusu, bir avuç bereket
Umudun hangi köklerde, fırtınada bahar gibi
Yüreğimde bir atımlık kurşunla kaldın
Yangın topraklara yakılan türkü bunlar
Sıcak çöl kumunda kaybolmuş düşler
Denizlerin tuzunu basıp da ciğerlerime
Kan tutan şerbetlere saki gerek
İçini acıtan umut kurur da belki
Gamsız şiirler denizlerde kalır
Gamsız şiirler denizlerde kalır…
Kayıt Tarihi : 25.6.2006 08:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

fal(tersten oku laf) açarak ömrüm düştü yola...
yolculara...
Döşedim
ömrümün günlerden yontu taşlarını
yol bildiğim aşklara...
Tangonun ufak ayakları eziyorken
salkım kardeşliğini.
Perdeyi kapatıyorum
gözlerindeki güneşi öperek...
sevgiyle kal...
TÜM YORUMLAR (1)