Ulucaminin üzerindeki çay bahçesine vardığında Şerif çoktan gelmiş,hatta bir iki çay içmişti.Orhanın gelmesiyle ayağa kalkan şerif herzaman yaptığı gibi Orhanın dağınıklığına ve umursamaz tavrına takılmadan edemedi.
--Yahu bir seferde sen erken gelsen dişimi kırarım,zaten üç beş ayda bir görüşüyoruz ondada en az yarım saat gecikiyorsun
Orhan biraz durgun birazda kederli görmüştü Şerifi,bu hayra alamet değildi,çünkü Şerif kolay kolay surat asmazdı,demekki problem ciddiydi.
---Kusura bakma,yine geciktim.Ama brader ben ulucaminin bahçesinde oturmuyorum,otuz kilometre yoldan geliyoruz
---Tabi tabi,ben senin gençliğinide bilirim oğlum,sen hastanedeykende yemeğe geç gelirdin,sorun uzaklık değil,senin rahatlığın.
--Neyse boşver,bidahakine ben erken gelirim ödeşiriz,Anlat bakalım neler yapıyosun
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,