Gümüşteller düştü saçlarıma
Düştü mü senin saçlarına da
Kalın çizgiler oluşta alnımda
Oluştu mu senin alnında da
gözlerim uzaktan bakar oldu resimlere,
uzaktan bakıyor mu senin gözlerin de
Yüreğim sızlıyor,
Yaralı bedenlere
Yüreğim sızlıyor,
Savaşın karanlığına gömülen umutlara,
Akan körpe kanlara
Feri sönen gözlere,
Zaman; kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş. Ama akar sonsuza durmadan. Kimse için bozmaz akışını. Başına buyruktur. Hükmede hep, hüküm altına Girmez. Nice dünyaya hükmedenler ne kadar isteseler de Hükmedememişler zamana. Yenik düşmüşler hep, boyun bükmüşler Zamanın getirdiklerine ve götürdüklerine.
Zaman akarken sonsuza neleri takmamıştır ki ellerine, eteklerine…
Nice delikanlı sevdalar takılmıştır, sürüklenmiştir zamanın derinliklerine, Tortusunu bırakarak yüreklerde. Nice canlar, nice kahpe yalanlar, nice acılar, Kederler, sevinçler, sevgisiz yürekler, aşk dolu gönüller…
Ne bulursa yutmuş zaman oburca. Doymak bilmemiş, bilmeyecek de…
Zaman bazen acıların yıkayıcısı olmuş, bazen de taşıyıcısı. Ertelenen Hayatların sırdaşı, ertelendiği sanılan ya da. Bir aldatmacadır aslında Erteledim demek. Zamana karşı koymaya çalışmaktır aczinin farkında olmadan belki.
Yalnızlık korkusu sinmiş zamanları yaşamaya çalışıyoruz. Ayak seslerini işitmişiz yalnızlığın, nefesini hep ensemizde hissetmişiz. Bu korkuyla olsa Gerek, zamanın imbiğine takılan hayatlara takılıp kalmışız bazen. Bazen de, Sararmış resimlere gizlenen hayatları özlemişiz. Yalnızlığımıza yoldaş Getirmesini dilemişiz zamandan. Gidenleri geri getirmesini istemişiz, Gelmeyeceğini bile bile…
Açık denizlerin çılgın kaptanı,
Hırçın dalgalarla boğuştuğun,
Fırtınalarla savaştığın
Balıklarla oynaştığın yetmedi mi?
Yetmedi mi hırpaladığın kendini,
Yetmedi mi yüreğinin zincirlerine tutunmak
Güneşle söyleştik bu sabah,
Henüz çıkarmıştı başını
Mor dağların ardından,
Seni sordum...
Nerededir şimdi dedim,
Başka sevgilere açmış mı dedim yüreğini,
Yarışıyordu kar taneleri
İnmek için yeryüzüne…
Koşuşturuyordu melekler
Kapatmak istercesine çirkinlikleri
Beyazlara bürünüyordu yeryüzü
Gelinlik heveslisi çirkin kızlar gibi
Mavi karlar düştü yüreğime,
Gökyüzünün mavisine özenmiş,
Mavi karlar sığındı avuçlarımın sıcaklığına
Erimek, yok olmak adına.
Ürperdi yüreğim,
Titredi bedenim,
Yüreğime İşledim
İki candık sanki aynı bedende
İki sevdalı yürek
Hayatlarının ilkbaharında
Vedasız gidişlerle koptuk birbirimizden
Sökercesine yüreğimi yerinden
Kaybetmekten korktuğum bir acı var,
Şuramda, taa yüreğimin içinde.
Yakan, kavuran
Ama gizli mutluluk veren bir acı
Tatlı bir acı,
Sensizliğin özleminin acısı
Anlatamazsın
Anlatamazsın,
Hüzün yağmuruna tutulmuş yüreğinin titremesini
Hüzün damlası düşmemiş kurak yüreklere…
Kirpiklerine asılı damlalarda tutsak ıstırabını,
Bir turnanın kanadına takılan hayallerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!