Mavi bir düş örmüyoruz musalla taşına şimdiden,
Ne varsa hesabımız kalsın mahşere de demiyoruz
Teslimiyet o dur ki iğne deliğinden devede geçer kervanda
Yaratan böyle buyurmuş ötelerden gelen fermanda,
Şimdi türkülerimizde mavi kuşların vuruluşunu anlatacak
Beste yok, şarkı sözü yok, saz yok, gitar yok,sanatçı yok,
Birkaç didaktik şiirle örüyoruz insanın önüne eylül tuğlalarını,
Ötesi saçlarımızda çoğalan karga sürüleri, ve piremature eylemleri,
Her sokak başına zamkladığımız bir kabadayı gençliğimiz,
Sevmek kadar hür, silah atmak kadar özgür, uçurtmaları
Salacak kadar çocuk, bir kara tireni kovalayacak kadar deli
Kavgalara dökülür her akşam yüreği, böyle dolmuştur her gün belleği
Şimdi yol kesen eşkıyalara, bayram yok diye tutturmuşuz
Nota bilmez gecelerin içimizdeki sevinçleri emzirmesine,
Bir İstanbul kadar yakın durmuşuz, bir yıldız kadar uzak,
Altından bir çerçeve içine saklayıp anıları,
Sıvası dökülen bir duvara çarpmışız,
Bir kış mevsimini kiralamışız
dört mevsim baharı bekleyen yüreğimize
Hangi dala tutunsak,
bırakın dalı, kökleri sökülüyor ağacın yerinden
Böyle mi vaat etmiştik çocuklarımıza maviyi..
Kayıt Tarihi : 9.12.2006 22:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)