Sosyal Medya Matemi
Bir nida yükselir ateşin düştüğü yerden,
Şahadet nasip olunca bir kalem yazar gökleri yırtarcasına...
“Şehidimiz var!”
Ve artık herkes, arkası sıra yazmaya, dizmeye başlar.
Önce bir sayısındır sadece: Üç, beş, yedi, dokuz, on bir...
Sonra isimleriniz düşer ekrana: Mehmet, Mustafa, Hasan, Hüseyin.
Ardı sıra memleketleriniz bir bir: Urfa, Samsun, Elazığ, Edirne, Konya, İzmir...
Ve rütbeleriniz, sınıflarınız dökülür sırasıyla: Er, Uzman Çavuş, Astsubay, Teğmen...
Çok geçmez, dakika dakika yayılır haberleriniz: Şehit Piyade Er, tarih mezunuydu.
Şehit Uzman Çavuş evleneli üç ay olmuştu.
Şehit Astsubay'ın kardeşi de şehitti.
Şehit Teğmen'in altı aylık kızları yetim kaldı.
Hikâyeler, fotoğraflar servis edilir gün boyu;
Mezuniyet töreninde çektirdikleriniz,
Asker uğurlamasındaki emziklileriniz,
Belki cüzdanında bile saklamaya kıyamadığınız,
Sanki hazırda bekliyormuş gibi nişan-düğün fotoğraflarınız,
Arka arkaya boy gösteriverir bütün kanallarda.
Fotoğraflarınızı, hikâyelerinizi her paylaşan,
Sanki üzerine düşeni yapmış bir edayla: “Allah rahmet eylesin,”
“Mekânı cennet olsun” der ve sessizce çekilir köşesine.
Sonra unutur herkes, unutur her şeyi...
Saatlerce bitirip tükettiklerimizden geriye kalan;
Şehidin anasının yüreğinde tarifsiz bir acı,
Babasının dilinde “Vatan Sağ olsun,”
Bayraklarla süslü mütevazı evinde,
Kıyamete dek sönmeyecek bir ateş,
Sadece düştüğü yeri yakan,
Ve bir evlat içli içli ağlayan...
“Vatan Sağ olsun Vatan!”
Kayıt Tarihi : 6.10.2025 12:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!