Masanın Dibinde Bir Hesaptır Bu
Bu gece sana içme demem, gardaş!
Dök kadehe derdini, neyine neyim diyen ağızlara inat.
Kim bilir hangi kahpeye, hangi vicdansıza şeref diye kaldırırsın, sormayacağım,
Sorarsam aramız bozulur, yormayacağım.
Gittiği yerde güller açsın istemem zaten,
Olan biten varsa, dönüp de bir hasret görsün...
Dayan, gardaş, dayanabildiğin yere kadar, sırtını benden çekme,
Bu devir ki, içindeki feryadı taşa döksen çatlatır, duvara sorsan toslatır.
"Kimim ulan ben bu yalan dünyada?" diye...
Yani demem o ki; düşüp o toprağın dibine, cebinde metelik kalmayana kadar iç!
Ama sakın ha, "Sen niye el sürmezsin bu merete?" diye diklenme,
Ben sana sus dedim, sen de beni yorma.
O zalımın kızı yok mu o başı belalı,
O burnu havalı;
Öyle bir gülüş attı ki, serseri dediğin aklını kaybetti,
Zivanya içmiş gibiyim, divane pervane etti beni.
Dünyanın dönmesi umurumda olmadı.
Ben, kadehsiz devrildim bak şu masanın dibine,
Tam da senin gibi, tıpkı senin gibi kardeşim.
Bizim sarhoşluğumuz da başka be gardaş,
Kimileri ayıkken içer de devrilir bu hayatta,
Biz içtikçe ayılırız belki, kime ne bizim hesabımızdan?
Ben ki uyanmak istemiyorum o rüyadan,
Ayılmak istemiyorum zaten, kalsın öyle!
Kalleş dünyanın kahrından uzak,
Sevdim bu başıboş, bu pervasız hâlimi...
İşte bu, yoksulun ağzından çıkan son hezeyan,
İster inan ister inanma, Kalemsiz Şair,
Ulan her şey yalan dolan!
Her şey yalan
Kayıt Tarihi : 13.12.2025 00:46:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!