Luka'yı okuyup Giovanni'yi seyrettiğim günlerdi.
Açık tahta penceremden bir 22 Temmuz akşamı
taş sesleri yükseldi.
"Vurun Kahpeye"tarzı bir fahişenin trajedisi hükmündeydi.
Bellekte kazınmış hâlde Hypatia öğretileri gitti geldi.
Ya da geldi gitti.
Perdenin arkasına saklanıp bekledim.
Çıkar mı bir fırtına, yağar mı bir sel, yaşanır mı bir deprem...
Derken
Simun bağırdı
"İsa neden tanıyamadı
Bu günahkârı
O bir peygamber değil mi?"
Koştum, Yeni Ahit'i kaptım
Tahta penceremin ve perdemin arkasından bağırarak okudum:
"HİÇ GÜNAHIM YOK DİYEN DEVAM ETSİN!!!"
Beklediğim afetler işte o an başladı.
Dar ve pis kokulu koridorlarımdan uçarak indim.
Maria Magdalena'nın omuzlarından berkiterek parmaklarımı
Ulaştım ayaklarına.
Maria, bundan sonra ben ağlayacağım
Ayaklarını ben yıkayacağım
Gözyaşlarımla...
Saçlarımla kurulayacağım
Güzel kokular bende yok fakat
Bir limon ağacı kokusuyla
Doyuracağım.
Artık ben...
Ben yapacağım.
Kayıt Tarihi : 3.3.2023 21:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
Toplumun yozlaştığı zamanlar her devir ve zamanda ... ALLAH peygamberler göndermiş mucizeleriyle birlikte .Ne mucizelere inanmışlar ne peygamberlere ne ALLAH'A yoldan çıkmışlar yada inanmışlarin için de hataya düşenler olmuş. Hâlbuki doğru tek dir. Görünen tek tir haktır.
Bilinmeyenleri ALLAH vahiyle peygamberlerine bildirmiş...
Tebriklerimle ...
Saygılar sunarım
Bir limon ağacı kokusuyla
Doyuracağım.
Tebrikler...
TÜM YORUMLAR (9)